Bangladeş'teki protestoların arka planı

Dünyada değişik olayların zihinleri meşgul ettiği bir dönemde Bangladeş'teki Şeyh Hasina hükümetinin sözde "bağımsızlık savaşı"na katılanların aile fertlerine ve çocuklarına, istihdam kontenjanlarının belli bir oranının tahsis edilmesi uygulamasının geri getirilmesi kararına tepkiler olaylara sebep oldu. Özellikle üniversite öğrencileri meydanlara çıkıpgösteriler düzenleyerek bu kararın iptal edilmesini istediler. Polisin de göstericilere şiddet uygulaması üzerine onlarca kişi hayatını kaybetti. Tabii polisin şiddeti olayların durulmasını sağlamadığı gibi tansiyonun daha da yükselmesine neden oldu.

Bilhassa üniversite öğrencilerinin böyle tepki göstererek meydanlara çıkması ülkedeki işsizlik sorunundan ve üniversite öğrencilerinin bile iş bulma konusunda endişeli olmalarından kaynaklanıyordu. Bu durum Bangladeş'te sözde bağımsızlık ilan edenlerin bugüne kadar ekonomik alanda ülkeye hiçbir şey kazandıramadıklarını, fakirlik ve işsizlik sorununun sürekli büyüdüğünüaçığa çıkarması açısındandüşündürücüdür.

İkinci olarak Bangladeş'in Pakistan'dan ayrılması için çıkarılan savaşın bir tür bağımsızlık savaşı ilan edilmesi üzerine inşa edilen, sosyal altyapıdanve ideolojik formülasyonun tarihsel köklerinden bile tümüyleyoksun, tümüyle yapay bir "ulusçuluk" anlayışının ülke halkının ideolojik kimliğininşekillendirilmesive tercihlerinin yönlendirilmesi amacıyla kullanılması planının tutmadığını göstermesi açısındandikkatçekicidir.

Bugün İslam âleminin parçalanmışlığının, bölünmüşlüğünün ve bu yüzden gücünü kaybetmiş olmasının arka planında Müslüman halkları birbirinden koparmak ve uzaklaştırmak amacıyla üretilen "ulusçuluk" anlayışının yer aldığını biz yıllardan beri dile getirmeye çalışıyoruz. Doğrudan sömürgecilik döneminden,dolaylı sömürgecilik dönemi geçilmesi sırasında Müslüman toplumların arasına coğrafi alanda çizilen sınırların aynısının kafalara da çizilmesi için bu "ulusçuluk, yerlilik" anlayışından büyük çapta istifade edildi. Bu konuda çoğu zaman etnik kimlikler belirleyici bir unsur olarak değerlendirilirken bazen etnik mensubiyetin geniş alanı kapsayan bir ortak kimlik oluşturması sebebiyle bölünmenin daha küçük alanlardagerçekleşmesinin sağlanabilmesi için daha alt kimliklerin oluşturulmasına çalışıldı. Örneğin tarihte hiçbir zaman Ürdün diye bir toprak parçası ve Ürdünlü diye bir ulus görülmediğihalde, sadece bir ırmağın adı olan "Ürdün" kelimesini isim olarak benimseyen bir küçük devletçik oluşturuldu ve bu isme dayalı bir "ulusal" kimlik oluşturulmaya çalışıldı. Osmanlı döneminde Şam vilayetine bağlı idari bölgelerden oluşanLübnan üzerinden bir "ulusal" kimlik oluşturuldu.