Ateşkes görüşmeleri

Internet haberciliğinde okuyucu kapma yarışında, ilgi çekmek için merak uyandıran başlıklara ağırlık verilmesi zihinlerin de karışmasına sebep olabiliyor. Bazen başlıklardaki aceleci ve merak uyandırma amacına yönelik üslup haberlerin içeriğine de muğlak ve farklı yorumlara açık ifadelerle yansıtılıyor. Diyelim ki bir konunun gündeme alınacağı hakkında biri bir açıklama yapıyor, habere her şey olmuş bitmiş, aş pişmiş sıra servise gelmiş gibi yansıtılıyor. Bu da okuyucunun kafasının karışmasına hatta onun da ötesinde fiili duruma ters neticeler çıkarmasına sebep olabiliyor.

İki gün önce de Gazze'de ateşkes sağlanması konusunda sunulan teklife Hamas'ın "ön onay" verdiğine dair haberler yayınlanması dikkat çekiciydi. Oysa Gazze'de ateşkes sağlanması konusunda son dönemde farklı mecralarda görüşmeler ve tartışmalar yapılıyor. Hamas yönetimi de Paris'te yapılan görüşmelerden çıkan ateşkes teklifinin kendilerine ulaştığını, bunu değerlendirmeye alacaklarını ve cevap vereceklerini açıklamıştı. Yani herhangi bir "ön onay", "orta onay" veya "son onay" söz konusu değildi.

Bu arada Hamas adına açıklama yapan ve hareketin Siyasi Birim üyelerinden Usame Hamdan, esir takası konusunda bir anlaşma olabilmesi için İsrail'in saldırıları tamamen durdurması ve Gazze'deki tüm silahlı güçlerini çekmesi şartlarından vazgeçmelerinin söz konusu olmadığını ifade etti.

Sadece Katarlı yetkililerin Hamas'ın kendisine sunulan ateşkes teklifine olumlu yaklaştığına dair bir açıklamaları olmuştu. Ama işgal rejiminin başbakanı Netanyahu da yaralı işgalci askerleri ziyareti esnasında yaptığı açıklamada, "Kesin zafer elde edinceye kadar savaşı bitirmeyeceğim konusunda size söz veriyorum." şeklinde laflar ediyordu.

20 Ocak'ta yayınlanan "Savaşın uzaması işgalcileri de zorlayacak" başlıklı yazımızda, işgal rejiminin şiddeti son raddesine kadar kullanmasına ve vahşette sınır tanımamasına rağmen savaşın onu da ciddi şekilde zorladığına ve uzaması durumunda kendisini sıkıştıran sorunların daha da büyümesinden kaynaklanacak sıkıntılara tahammül etmesinin zorlaşabileceğine işaret etmiştik.

Siyonist toplumun son günlerde savaş ortamından kaynaklanan sıkıntılarını daha fazla dışa yansıtması işgal hükümetini ciddi şekilde zorluyor. Dolayısıyla Netanyahu'nun hastanelerde, yaralı askerlerini ziyaret ederken yenilmişliğin, yıpranmışlığın tesiriyle ve sinirlerine hakim olamamanın yol açtığı psikolojik sorunlarla attığı, "kesin zafer elde edinceye kadar savaşı bitirmeyeceğine dair söz verdiği" yönünde naralar atması boşunadır. O hastanede yaralı askerlerin yanında böyle nara atarken, Han Yunus'ta işgalci askerler, mücahitlerin mermilerine hedef olarak yere yıkılan subaylarının cesedini ortada bırakıp etrafa kaçışıyorlardı.