Sayıştay Başkanlığı mahalli idarelere ve iştiraklerine ait 2024 yılı denetim raporlarını açıkladı. Kamuoyunun gündeminde olan birçok sorunlu konunun raporda yer alması bizleri şaşırtmadı. İşin bir de tazmin kısmı var ki bu konular Sayıştaydaki yargılama sonrasında belli olacak. Bu çerçevede Ankara Büyükşehir Belediyesi ve iştiraklerindeki tespitler ürkütücü boyutlara ulaşmış durumda.
Konser soruşturması Sayıştay raporuna da girdiAnkara Büyükşehir'in düzenlediği konserler günlerce kamuoyunun gündemini meşgul etmişti. Belediye Başkanı Mansur Yavaş konuyla ilgili açıklama yapmış ama basından soru almamıştı. Yavaş'ın yaptığı açıklamalar sonrasında işin boyutu daha da büyümüş kafalardaki sorular daha da artmıştı. Nihayetinde konu mülkiye müfettişlerince soruşturulmuş ve kamu görevlilerinin yargılama süreci başlatılmıştı. Yavaş tarafından üretilen "az laf çok iş" sloganı Sayıştay raporları ile yerle bir olmuş durumda.Sayıştay tarafından düzenlenen raporda konserlere ilişkin çok detaylı bilgilere yer verildiğini görüyoruz. Mesela organizasyon ve sahne kurulum hizmeti gibi çeşitli hizmetlerin "Sanatçı temin edilmesi" işi kapsamına dâhil edilerek birçok firma tarafından yapılabilecek söz konusu işlerin ihale ile temini yerine "tek kaynak" gibi değerlendirilerek tek bir firmadan satın alındığına yer verildiğini görüyoruz.
Bu tür ihale oyunları elbette sadece ABB'ye mahsus bir durum değildir. Ancak iş konser olunca ve çok sayıda konserde aynı yöntem kullanılınca işin boyutu değişiyor. Birde işin içine fahiş fiyat iddiaları karışınca konu hem mali hem de hukuki yönden soruşturmaya uğramıştır. Sayıştayın açıkladığı raporda tazmin boyutu yer almıyor. İşin tazmin kısmı Sayıştaydaki yargılama süreci bittikten sonra belli olacaktır.
Belediyenin iftiharla gündeme getirdiği ihalelerdeki şeffaflığa ve rekabete riayet edilmediği açıkça görülüyor.
İhale alan firmalara önceden alt yapı hazırlığı yapılmışRaporda, konser hizmet alımlarında kurum tarafından henüz ihtiyaç oluşmadan çok kısa süre önce yüklenicilerin konsere ilişkin sanatçılarla yetki belgesi sözleşmesi yapması eleştiri konusu yapılmıştır. Daha açık ifade ile Sayıştay ihale verilecek firmalara önceden alt yapı oluşturulduğunu belirtmiştir.
Buna göre, konser hizmetleri temin sürecinde de Kurum tarafından işin tek kaynaktan temin edilebilmesi için, yüklenicilerden konser hizmetini yerine getirecek sanatçılarla yapmış oldukları yetki belgeleri talep edilmiştir. Yükleniciler tarafından sunulan yetki belgeleri incelendiğinde; Kurum tarafından işi başlatan ilk yazı yazılmadan hemen önce, yüklenicilerin ilgili sanatçılarla yetki sözleşmesi yaptıkları görülmüştür. Yani işle ilgili yüklenicinin genel bir yetki belgesine sahip olması beklenirken yüklenici bu işin yapılmasına karar verilmeden kısa bir süre önce ve sadece o işle ilgili olarak sanatçıyla yetki sözleşmesi yapmıştır.
Örneğin, 19.05.2024 tarihinde, ... konseri düzenlenmesi için ilk ihtiyaç yazısı 29.04.2024 tarihinde oluşturulmuştur. Buna karşın, 2024 yılında kestiği faturaların ve yaptığı işlerin neredeyse tamamını Ankara Büyükşehir Belediyesine yapan E… Şirketi, bu konser için 18.04.2024 tarihinde sanatçıyla "19 Mayıs 2024 tarihinde Ankara'da gerçekleştirilecek konser etkinlikleri için" ifadelerini içeren yetki sözleşmesi yapmıştır. Yani yüklenici, işle ilgili Kurum tarafından herhangi bir ihtiyaç yokken, işi başlatan ilk ihtiyaç yazısından 11 gün önce, sanatçıyla 19 Mayıs'ta Ankara'da yapılacak konsere ilişkin yetki sözleşmesi imzalamıştır. Raporda benzer şekilde çok sayıda tespite yer verildiğini görüyoruz. Anlayacağınız mızrak çuvala sığmayacak noktaya gelmiş.
İştiraklerde durum daha da vahim noktalara ulaşmışSayıştay raporlarında göre Ankara Büyükşehir Belediyesi iştiraklerindeki genel durum mali yapıların oldukça bozuk hale gelmiş olmasıdır. Örneğin ANFA Ankara Altınpark İşletmeleri Limited Şirketinin mali tablolarının incelenmesinde, şirketin zararının sermayesini aştığı belirtiliyor. Rapora göre Şirketin 2024 yılı zarar tutarının 130.006.532,64 TL olduğu ve Şirketin uğradığı ve toplam zarar tutarının ise 2.829.247.744,95 TL olduğu belirtiliyor.
Yönetim Kurulu ve Genel Kurul kararlarında Şirketin mali durumu hakkında herhangi bir girişimde bulunmadığı ve TTK'nın 376'ncı maddesi gereğince bu durumu ortadan kaldırmaya yönelik tedbirlerin alınmadığı, Kanun hükmü gereğince de Şirket Genel Kurulu tarafından bu yönde herhangi bir karar alınmadığı takdirde şirketin kendiliğinden sona ermesinin Kanun'un amir hükmü olduğu belirtilmektedir.

18