Pembe meyiller..

Politikamız külhanidir.Kafa tutar. Kostak yürür. Tespih çeker. Arada ya "Eyy" der ya da "İttirin!" çeker. Kadınların tutunamayışı, siyasetin bir erkek itiş kakışı olmasından..Bir de sigara, rakı, kebap ve ter kokmasındandır.Hoşgörü, zarafet ve mizah eksiktir. Tansu Hanım, 1990'ların başında tüm bunlara meydan okudu.İlk ve son kadın başbakanımız olmakla kalmadı.İlk başbakan yardımcımız, ilk Hazine bakanımız ve unutuldu ama ilk dışişleri bakanımız bile oldu.Ve Reyiz şu sıralar rekor kırmaz ise yakın tarihin en ağır ekonomik krizinin başkahramanı oldu. (Faili meçhul cinayetlerde kırılan rekor başka yazıya.)Nüfus kâğıdına "n" ile yazıldığı için mi nedir pembe adını kullanmayı sevmedi. Yine de hayatı boyunca pembe hayallerinden de hiç vazgeçmedi.Hâlâ bir Boğaziçi hanımı. Yeniköy'de yalıda oturur. Kapısında ömür boyu emrine tahsisli zırhlı Mercedes makam aracı. Düzine ile koruma ve diplomatik pasaport.Ve geçen hafta aniden..Döküp zülfünü meydana, sürüp atını ferzana, alıp dairesini hengâme geleceğini ilan ediverdi:"Ben milletimi özledim. Dünyanın nelere meyillendiğini gördükçe, ben de artık milletime bir şeyler vermek istiyorum." Bu demektir ki..Var olmanın dayanılmaz hafifliğinin malda mülkte, yalıda yatta değil, sadece ve sadece devletin en tepe noktalarında saltanat sürerek hissedilebileceğine hükmetti. Nasıl olsa kaybedecek bir şeyi de yok. Belki de ona ilham ve özgüven veren pembe hayallere meyillendiren, "Tayyip Bey'den daha kötü yönetecek değilim ya!" düşüncesi oldu. Yale'de iktisat okuyan ve Boğaziçi'nde yıllarca ekonomi okutan kendisi.Ve 5 Nisan kararları ile T.C. ekonomisini karaya vurdurma deneyimi de var.Millet İttifakı'nın parlamenter demokrasiye döneceğiz vaadinin "millete ihanet" olduğunu ilan ederek ilk çıkışını yaptı. Oysa "ihanet" lafının patenti Bahçeli'de. Daha fiyakalı bir açıklama yakışırdı kendisine:"Parlamenter demokrasi, elmadan söz etmek üzere meclise dolup da ayvayı anlatmaya yönelen armutların rejimidir" falan deseydi keşke.Pahalılıktan yanına zor varılan meyveye işaret etmekle kalmaz, muhaliflere hanım hanımcık hakaret de etmiş olurdu. Gerçi başbakan iken gafları ile dalga geçenlere hiç kulak asmadı. "Kadınlarımız işsizleştirildi" diyeceğine, "İşsizlerimiz kadınlaştırıldı" demeye devam etti örneğin. Meclis kürsüsünde "Mesut Yılmaz istikrarsız" diyecekti ki ağzından "Mesut Yılmaz iktidarsızdır" çıktı. Ama Mesut Bey "Sataşma var!" diye söz istemedi.Ne yazık ki muhalefet artık o kadar hoşgörülü değil.Süleyman Demirel, "DYP köylü partisi" eleştirilerine son vermek için elinden tutup 1991'de milletvekili ve ardından da Hazine bakanı yapmıştı. Lahuri şalları, lepiska saçları ve İngilizce düşünüp Türkçe kurduğu