Hüda-i nabit.. Keyfini çıkarın!

Acı acıdır. Tarife gerek yok. Politik acılar ise çeşit çeşittir.Politik acıları politikacılar temsil ediyor.Ne kadar politikacı, o kadar çok politik acı!Yanlış anlaşılmasın lütfen.. Politikacı olmasaydı, politik acılar olmazdı demiyoruz. Sözün gelişi, partili bir cumhurbaşkanı, gerektiğinde politik acıların da her türüne bedeldir (Buna "ceteris paribus" kuralı diyor akademisyenler. Yani diğer tüm koşullar sabit iken bu böyledir).Meclis dolusu politikacımız var. Hepsi bir araya gelse bile, bir tek CB KHK'sinin verdiği politik acıyı veremiyor, veremiyor!Politikacı, hele iktidar politikacısı ise acının çifte kavrulmuşunu veriyor.Son dört aydır tek istisnasına tanık olduk (Göreve gelişi 2 Aralık 2021).Adı bile hoştu.Zamanın ve iktidarın ruhuna da pek uygundu:Nur-eddin.. "Dinin nuru-ışığı" ..Soyadı daha da hoştu:Nebati.. (Yani bitkisel.)"Estağfurullah" diyesi geliyor insanın.Tereyağı, kuyruk yağı gibi "hayvani" yağların el yaktığı, bitkisel yağların kıymete bindiği dönemde ortaya çıkması gerçek bir takdir-i siyasi idi. Eskiden "Hüda-i nabit" denirdi. Kendiliğinden biten ot.Ya da "Allah'ın nebatisi"Neyse, "İsimler kaderidir" denir.Nebati Bey de AKP ampülünün sönmekte, hatta karanlık saçmaya başladığı günlerde ortaya çıktı.Adının anlamına güvenerek TV'lerde boy gösteriyor, "Ekonomi gözlerdeki ışıltıdır. Gözlerime bakın!" diyordu.Politikacının uyanığı uyutur.Ama hipnoz uygulayanına ilk kez tanık oluyorduk:"Ey ahali! Gözlerime bakınız. Açlığı ve karnınızdaki gurultuyu unutunuz!" demek istiyordu.Londra'da yabancı yatırımcılara çağrısı ise akıllara seza idi:"Bürokrasiden korkmayın. Alaşağı ederiz. Arkamızda Cumhurbaşkanı var!"Bu lafları "Hukukumuz yok ama Reyiz var!" diye tercüme edenler oldu. Ve ardından da olanlar oldu."Ey Viranşehirli Nebati. Hazine Bakanlığı gölge oyunu değlidir. Karagöz- Hacivatlık hiç değildir. Yıktın perdeyi eyledin viran, ve koşup sahibine haber verelim heman" dediler.Deplasmanda da harikalar yaratıyordu.. Film festivalleri ile ünlü Fransa Cannes'ta festivallik laflar ediyordu. Yabancı işadamlarına ekonomide harikalar yarattığımızı anlatırken, "Orta gelir tuzağını aşarak yolumuza devam ediyoruz. Neyle biliyor musunuz, orta akıl tuzağını da aşarak!" diyordu.Bu akıllara seza bu sözlere kulak asan olmuyordu. Ama çeviri hatası deyip gülüp geçemeyen çoktu.Söyledikleri lafta kaldı da diyemeyiz. Kalamadı.Bir haftadır sesi kesildi.Külliye danışmanları belli ki esprilerini de performansını da kıskandılar. Konuşma yasağı getirtmekle kalmadılar.Ekmeği ile de oynadılar.Türk Telekom'daki yönetim kurulu üyeliğini elinden aldılar. Bulunmaz hint kumaşlarından Yiğit Bulut'a verdiler.Oysa ikinci,