Banayasa karasevdası

1970'lere dek "Teşkilat-ı Esasiye Kanunu" olarak okutulur, bilinir, söylenirdi.

"Yasaların anası"ndan amaç bu temel belgenin baş tacı edilmesiydi.

1961 yılında halk oyuna sunulup kabul edilen ilk anaya idi.

Başlangıç maddesi de bu nedenle biraz destansıydı:

"Tarihi boyunca bağımsız yaşamış, hak ve hürriyetleri için savaşmış olan...", "Türk milleti..." "asıl teminatın vatandaşların gönüllerinde ve iradelerinde yer aldığı inancı ile, hürriyete, adalete ve fazilete âşık evlatlarının uyanık bekçiliğine emanet eder."

1980 darbesi sonrası iktidarlarınca yapılan sayısız değişiklerle, "milletimizin uyanık bekçiliğinden" ve "hak ve fazilete olan aşkından" kuşkuya düşülmüş olmalı ki anayasaya dahil olan bu bölümler tümden çıkarıldı.

"Cennet annelerin ayakları altındadır" inancıyla büyüyen evlatların yurdunda ne yazık anayasamız da "Cumartesi Anneleri"nin tabi tutulduğu muamele ile bugünkü halini aldı.

"Devleti temelinden ele geçirmek isteyen" isteyene.

1970'lere dek çoğu fakültede "Devlet Esas Teşkilat Kanunu" olarak okutulurdu.

Erdoğan da belli böyle okumuş ki siyasetinin esasını "Esas teşkilat kanunu"nu değiştirmek oluşturuyor.

Yirmi bir buçuk yıldır bunu deniyor. Her türlü hile, desise iddialarına da aldırmıyor. Yine de yüzde 48'i hâlâ karşısında.

Türkiye Yüzyılı fatihi özgüveniyle dünkü parti büyük kongresinde değişmez hedefini tekrarladı.

"Cumhuriyeti gerçek demokrasiyle kucaklaştıracak sivil, özgürlükçü ve kuşatıcı bir anayasayı inşallah ülkemize kazandıracağız" dedi ve devam etti:

"Bu sevda, hayatımızın gayesi olan davamızı yüceltme sevdasıdır. Bu sevda, Türkiye Yüzyılı'nı inşa etme sevdasıdır. Bu sevda, Türkiye binyılına yürüyüş sevdasıdır. Bu sevda, şehitleri ve gazileriyle ecdadın emanetine sahip çıkma sevdasıdır. Bu sevda, yok sayıldıkça daha çok var olanların sevdasıdır. Bu sevda, kutsalları, ülkesi ve milleti için gözünü kırpmadan canını ortaya koyanların sevdasıdır. Bu sevda, ak saçlı ninelerimizin, ak sakallı dedelerimizin, gözleri umutla parlayan kadınlarımızın, erkeklerimizin, gençlerimizin sevdasıdır. Bu sevda, daha doğmamış bebeklerin, gelecek kuşakların sevdasıdır."

Belli ki, yeni metin yazarları yeni danışmanlar işbaşı yapmış. Darısı ana muhalefet partimizin başına.

Pahalılığa, işsizliğe, kiralara, trafik neyse de İstanbul'daki taksici rezaletine ve elbette hele hele Tayyip ve Kemal beylerle birlikte tüm vesaire beylere takmak hem akla ziyan hem sağlığa.

Reyiz de takıntının yol açacağı bireysel ve kitlesel marazları çok iyi biliyor.

Yeni mevzular icat etmesi, uzaya uydu, Ay'a adam göndermeyi vaat etmesi vs. ahaliyi takıntılardan kurtarmak için. Seçimleri bir şey vaat etmese de kazanıyor. Kemal Bey sağ olsun...

"Tebdil-i mekânda ferahlık" eskidendi.

Şimdi ferahlık "tebdil-i gündemde"!

Merhum Özal "Attık önlerine bir kemik oynasınlar bakalım" demişti. Özal'ın devamıyım, demişti ama çok şükür onun kadar açık sözlü değil.

Şimdi ferahlık uçuk kaçık olduğuna bakmadan yeni gündemde.