Ahmet Tan

Cumhuriyet

Siyasette olmaz olmaz

Seçimlere doğru kulaklara, masumane yöntemlerle kar suyu kaçırılır.Bunlardan biri de TV dizileri.Bir dönemin en çok izlenen dizisi "Kurtlar Vadisi" zihinlerimizi "mafya gerçeklerine" hazırladı durdu. (Büyük bir kesimin Alaattin Çakıcı, Sedat Peker'i kolayca "vaka-ı adiye" olarak benimsemesi biraz da bundan.).Tayyip Bey'in ilk dönem en etkili-yetkil

Eski verelim.. Yeni hikâye yok!

"Yeni hikâye yazmak" lafından geçilmiyor.Reklamcısı, sanatçısı, yazarı neyse, siyasetçiler de yeni hikâye peşinde.Valla Reyiz'le ilgisi yok. Hikâye falan da değil. Şarkı.Ben yazmadım. İsrail Türkü ünlü şarkıcı Linet'in. Hem de Tarkan'dan önce davranmış."Böyle de şöyle de bitecek Atarım da tutarım da Severim de sayarım da Kalırım da cayarım da Sözüm

Öküz yok buzağı yok.. İnek altında buzdağı..

Mülkiye elbette proletaryanın büyülü kutusu değil.Ortaya çıkabilecek değerlerinden korkulan 163 yıllık "efsane" ve "şahane" okul. Efsaneliğine "kendinden menkul" diyenler olabilir. Ama "şahane"liğine itiraz eden cahildir. Yaşayan en medyatik - en sempatik Mülkiyeli İlber Ortaylı'ya göre mektebin temelinde üç padişahın harcı var:Abdülmecit "Mekteb-i

Mayıs karıştırmak ve siymek

İktidara gelince 1 Mayıs'ı bayram ilan etti. İyi de etti. Ama her 1 Mayıs'ta Taksim'de sergilenen manzara, "Yine ne mayıs karıştırıyon" manzarasıdır!Zira "mayıs" Anadolu'nun dilinde "dumanı üstünde taze sığır dışkısı" demektir.Yarın adı değişse de tadı değişmeyesice Şeker Bayramı..Anne babalara ağız tadı kaçırmayacak harcı âlem bir sorumuz var:- Ço

Ayların en zalimi..

Türk Dil Kurumu "naif"i, "tecrübesiz" ve " toy" diye tanımlıyor.Bizim gazete, bu mayısın 7'sinde 98 yaşına basacak. Ama hâlâ naif."Erdoğan 'yine' Anıtkabir'deki 23 Nisan törenine katılmadı" diye haber yapmış.Sekiz yıldır ulusal egemenliğin tek temsilcisi.Kendi deyimiyle, neden artistlik yapsın da kendi egemenliğini kutlamak için Anıtkabir'e gitsin,

Ulan Ankara, ben senin oğlun değil miyim

Adı anayasada yazılı olan biricik kentimiz! Bu keyfiyet sevmeyi geçtik, Ankara'da yaşamaya değer miYa da Atatürk'ün "Ankara ve Ankaralıların benim gönlümde bambaşka bir yeri vardır" demiş olması..Başkenti mesken tutmak için "gerekçe aramak" bir İstanbulluya göre tam bir "Angara"lılık Ve dahası da var. Sonradan olmagörme Ege sahil ahalisi için Ankar

Manda alabanda

Ramazanın üçte birini geçtik.Her ramazan gibi bu da hoş geldi. Ama bu kez tekerleme gerçekleşti ve baklava tepsisi sahiden boş geldi.Tüm malzeme yerli ve milli. Un, şeker, yağ ve fıstık.Ama kilosu, 200-250 TL.Faiz sebep-enflasyon netice.O lafın üstüne de laf edilmez..Bugün 10 Nisan.Polis teşkilatımız, yani Emniyet Genel Müdürlüğümüz 177. yılını kut

Hüda-i nabit.. Keyfini çıkarın!

Acı acıdır. Tarife gerek yok. Politik acılar ise çeşit çeşittir.Politik acıları politikacılar temsil ediyor.Ne kadar politikacı, o kadar çok politik acı!Yanlış anlaşılmasın lütfen.. Politikacı olmasaydı, politik acılar olmazdı demiyoruz. Sözün gelişi, partili bir cumhurbaşkanı, gerektiğinde politik acıların da her türüne bedeldir (Buna "ceteris par

Okur öğüdü: Olan olur, takmayın kafaya

Köyün birindeki yoksul, yaşlı adamı ülkenin kralı bile kıskanırmış. Öyle dillere destan bir beyaz atı varmış ki kral, bu at için ihtiyara neredeyse hazinesinin tamamını teklif etmiş. Ama onu satmaya ikna edememiş.Yaşlı köylü hep şöyle dermiş:"Bu sadece bir at değil. Benim için bir dost. İnsan dostunu satar mı"Bir sabah kalkmış ki at yok.Köylüler ih

Pembe meyiller..

Politikamız külhanidir.Kafa tutar. Kostak yürür. Tespih çeker. Arada ya "Eyy" der ya da "İttirin!" çeker. Kadınların tutunamayışı, siyasetin bir erkek itiş kakışı olmasından..Bir de sigara, rakı, kebap ve ter kokmasındandır.Hoşgörü, zarafet ve mizah eksiktir. Tansu Hanım, 1990'ların başında tüm bunlara meydan okudu.İlk ve son kadın başbakanımız olm