Her fırsatta, herkesle helalleşmek iyidir...

Ebûl Vefa hazretlerinin küçük ama çok sevimli bir oğlu vardı. Çocuk iyiydi hoştu da bir ara sakalara takmıştı kafayı!.. Dinimizde şüphelilerden sakınmaya "vera", haramlardan sakınmaya ise "takva" denir. Şüpheli olmak korkusu ile mubahların çoğunu terk etmeye de "zühd" denir. Hadîka'da "Zamanımızda vera ve takva sahibi olmak güçleşti. Şimdi, kalbini, dilini ve bütün uzuvlarını haramlardan koruyan takva sahibi olur" buyuruluyor. Onun için herkes her fırsatta, herkesle helalleşmelidir... Şüphe edilen ve kalbi sıkan şeyi yapmamalı. Şüphelilerden sakınmayan, harama düşebilir. Fatih Sultan Mehmed Han devri âlim ve velilerinden Ebûl Vefa hazretlerinin küçük ama çok sevimli bir oğlu vardı. Çocuk iyiydi hoştu da bir ara sakalara takmıştı. Mahalle sucularının yolunu bekler, çuvaldız ile kırbalarını (su tulumu) delerdi. Kimbilir, belki de fıskiye gibi akan sular hoşuna giderdi. Sakalar arasında biri vardı ki hiç şaka götürmezdi. Ancak, bunu yapan bir başka çocuk olsa, çoktan ensesine yerdi şamarı. Zira delinen kırba dikilemez, ancak boğumlanarak bağlanırdı ki, koca kırba gitti demekti yarı yarıya...Saka bir sabretti, iki sabretti, baktı ki olmuyor, tuttu eteğini, çıktı Ebûl Vefa hazretlerinin huzuruna.-Affınıza sığınıyorum efendim, vaziyet böyleyken böyle!.. Ebûl Vefa hazretleri çok şaşırdı! Kırbaların parasını fazlasıyla ödedi. Sucudan ağlaya, yalvara helallik diledi. Adamcağız bir hoş oldu. "Keşke eşiğine sultanların baş koyduğu bir veliyi üzmeseydim" dedi. Pişman, mahçup dergâhı terk etti. Ebûl Vefa hazretleri oğluna hiçbir şey demedi. Hanımına; -Ey hatun. Durum böyleyken