"Böyle neşeli olmanın sebebi nedir yâ Bilâl"

"Cenâb-ı Hak bana hidâyet nasip etti. Ben bir köleydim. Mekke'nin ileri gelenlerinden nice kimseler bu saâdete eremediler yâ Resûlallah..." Hidâyet; doğru yol, hak yol, İslamiyet demektir. Zıddı dalalettir. Hakkı hak, bâtılı bâtıl olarak görüp doğru yola girmek. Dalâletten ve bâtıl yoldan uzaklaşmak, iman etmek, Müslüman olmak demektir. Esma-i hüsnadan olan Hâdi ve Mehdi, hidâyet eden, doğru yola ileten demektir. Bu konuda bir âyet-i kerime meali şöyledir: (Sen sevdiğine hidâyet veremezsin, dilediğine hidâyet veren Allah'tır.) Kasas 56 Bir hadis-i şerifte de meâlen şöyle buyuruldu: (Hidâyet benim elimde değildir. Saptırmak da şeytanın elinde değildir.) İ. Adiy Her şeyi yaratan Allahü teâlâdır. Peki, Allahü teâlâ, Peygamber efendimizi niye gönderdi Bir hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Allahü teâlâ, beni âlemlere rahmet ve hidâyet için gönderdi.) Ebu Nuaym Demek ki Peygamber efendimiz de, ümmeti de insanların hidâyetine sebep oluyor, hidâyeti veren ise yalnız Cenab-ı Hak'tır. Bir kişinin Müslüman olmasına vesile olmak çok büyük sevaptır. Hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Senin vasıtanla Allahü teâlânın bir kişiye hidâyet vermesi, senin için üzerine güneşin doğup battığı her şeyden daha hayırlıdır.) Taberânî Hazret-i Ebu Bekir vasıtasıyla Müslüman olan Bilâl-i Habeşî hazretleri, Hicretten sonra, bir gün Mescid-i Nebî'de iken büyük bir neşe içinde coşuyor, yerinde duramıyor, oynuyordu. Hazret-i Ömer bu hâlini görünce sordu: - Yâ Bilâl, bu hâlin nedir