Bir cuma günü yaşanan değirmen macerası!..

Din büyüklerimiz buyuruyor ki: "Kime dinin emirlerini yapmak kolay gelirse, onun salih biri olduğu anlaşılır. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:

(Ahirete ait istediğine kolayca kavuşur, dünyaya ait olana kavuşman zorlaşırsa, bil ki sen iyi bir hâl üzerindesin. Bunun tersi olursa kötü hâldesin!) Beyheki

Hamid-i Lifaf hazretleri, dokuzuncu asırda Belh'te yaşamış Allah adamlarındandır. Nasihatleri meşhurdur. Buyurdu ki:

"Ölümü devamlı hatırında tutan kişi üç şeyle mükafatlandırılır: 1- Tövbede acele eder. 2- Elindekine kanaat eder. 3-İbadetlerinden zevk alır.

Ölümü unutan kişi de üç şeyle cezalandırılır: 1- Tövbeyi geciktirir. 2- Elindeki imkânlara rıza göstermez. 3- İbadetlere karşı isteksiz olur..."

Bu mübarek zat, böyle bir cuma günü merkebine bir çuval buğday atıp değirmene gitmişti. Ondan sonra da bahçesini sulayacaktı... Cuma vakti de yaklaşıyordu. O ara baktı ki merkebi ortalıkta yok! Hayvanını arayacak ve bahçesini sulayacak olsa, cuma namazını kaçıracaktı. Kendi kendine;

"Ahiret işi, dünya işinden önce gelir" deyip camiye gitti... Cuma namazından sonra kayıp merkebini arayacak, bahçesini sulayacaktı.

Namazdan sonra merkebini bulamadı. "Bari gidip bahçe işini halledeyim" diyerek yola koyuldu... Fakat o da ne Bahçeye geldiğinde her yerinin sulanmış olduğunu gördü. Evine gitti. Baktı ki merkebi ahırda!.. O ara tandırda hanımının ekmek pişirdiğini gördü. Şaşkınlık içinde ve merakla hanımına bunların nasıl olduğunu sordu. Kadıncağız şöyle anlattı: