Şuyuu vukuundan better

Nüktedan yazarlarımızdan Engin Ardıç önceki gün Sabah'taki köşesinde "Yanlış yaptılar" başlıklı yazısında bir cumhurbaşkanının üst üste en fazla iki defa seçilebilmesi kuralını eleştirirken aynen şunları yazdı: Burada çatır çatır kazanan, seçimden asla kaçmayan, kendine çok güvenen birisi var. Ama çok çok da başarılı olsa, on yıldan fazla başta tutulmuyor. Neden Ne zararı var Amerika'da Roosevelt dört kere üst üste kazanınca büyük lider sayılıyor ama... Roosevelt 1932, 1936, 1940 ve 1944 seçimlerini kazanmıştı... İlk ve tekti ama olabiliyordu demek ki... Ölmeseydi, kalıbımı basarım, 1948 seçimini de kazanırdı. Eh, bizde de, rakip olmayınca Atatürk 1923, 1927, 1931, 1935 seçimlerini kazanmıştı canım! İnönü de 1939, 1943, 1947... O zaman başkaydı... O zaman başkaysa şimdi niçin başka olamıyor Bu iş şuna benzedi: "Kuvvetler ayrılığı" ilkesini Atatürk ve İnönü çiğnerlerse olur, Erdoğan çiğnerse olmaz!.. "Tek adam" yönetimini Atatürk ve İnönü uygularsa harikadır, Erdoğan yaparsa dünyanın sonu!... Hadi yürüyün. Eminiz ki yazının sonuna geldiğinizde siz de şaşırıp kaldınız. Yeniden ve yeniden okudunuz, "acaba bir nükte mi var" diye anlamaya çalıştınız. Ama siz de başaramadınız. Evet. Doğru anladınız: "Erdoğan anayasal bir ilke olan kuvvetler ayrılığı ilkesini 'değiştirmedi' aksine 'çiğnedi'