Siyasetçinin yemleme torbası delindi

Zelzele hadisesi ve ortaya çıkan yıkım, yirmi yıllık muktedirin ve taşıyıcı kolonlarının iktidarını da çökertti ve yıktı.Bilhassa dindar seçmeni "konsolide etmek" için kullanılabilecek bütün "malzemeler" iktidarın elinden iki sarsıntıyla çıktı. İstanbul'da beklenen zelzeleye ilişkin sürecin yönetilememiş olması da tuzu biberi oldu. İnananlar artık iktidarın icraatını değil "göğün açık bir duman getireceği günü" bekler haldeler. Yani, Erdoğan ve ekibinin dini siyasette kullanmak ve kötüye kullanmak biçimindeki davranışlarının örnekleri çoktur. Ama Erdoğan'ın metin yazarlarının dinî konulardaki ilmi ve ustalığı artık sökmüyor. Bu vesileyle bir duman ve bir yemleme hatıramızı anlatalım: Hukukçu meslektaşlarımızla yaptığımız bir "kırmızı kitap okuyup kırmızı çay içme" faaliyeti sırasında mevzu duhan ve duman konusuna geldi. Dumancı ve çaycı kardeşlerimizden biri milletvekili olarak görev yaptığı dönemde yaşadığı bir hadiseyi anlattı. Henüz kapalı alanda sigara yasağının kanunlaşmadığı dönemde, bu kardeşimiz, TBMM'deki idare amiri makam odasında sinekleri dumanlarken, sigara düşmanı Erdoğan bir ziyarete gelmiş ve sigarayı ve dumanı görünce şöyle söylemiş: "Sizin okuduğunuz o eserlerde, Risale-i Nuriye'de, sigara konusunda bir hüküm yok mu, yasak değil mi" Kendisinin bu soruya ne cevap verdiği ayrı konu. Ama o bu hatırasını sohbette aynen bu şekilde aktarınca, çay meclisinden diğer bir hukukçu kardeşimiz kendisine sordu: "Erdoğan 'Risale-i Nur' yerine 'Risale-i Nuriye' derken dil sürçmesi mi oldu yoksa bu eserlerin adını böyle mi sanıyor" O eski vekilimiz eğip bükmeden net biçimde cevap verdi: "Hayır, dil sürçmesi değil, maalesef adını böyle sanıyor, muhtemelen de 'Risale-i Nur' ile 'Mesnevi-yi Nuriye'yi birbirine karıştırıyor." Meclisteki bazı dostların gözü o sırada açıldı. Diğer yemlenmiş dostların gözündeki tavukkarası ise sürüyor. Bu cevap neyi gösterir Bediüzzaman'ın,