Seçim güvenliği ve Demokratların itici gücü

Twitter takiplilerimiz arasında olan Liberal Demokrat Parti eski Genel Başkan Yardımcısı Cem Toker önceki gün şu bilgiyi paylaştı:"Millet İttifakının en küçük ortağı Demokrat Parti dışında 'parmak boyası' diyen tek bir parti yok... O kadar güveniyorlar kendilerine... Boya 100 çare olmasa da, ilave caydırıcı bir tedbirdir." Konunun diğer yönlerine ve bilhassa şimdilerde artık kendisine Altılı Masa da denilen Millet İttifakını oluşturan partilerden "hangisi ne kadar küçüktür" ve "ne kadar büyüktür" ve "neden öyledir" meselelerine şimdi buradan girecek değiliz. Demokrat Parti de herhalde bilhassa kayıtlı üye sayısı itibariyle partiler arasındaki yeri üzerinden gereken açıklamayı elbette gerek duyarsa- yapıyordur ve yapacaktır. Biz işin başka tarafındayız. Bilginin parmak boyası tedbirini ısrarla kovalama kısmının doğru olduğunu varsayıyoruz. Parmak boyası meselesi seçim güvenliği için bize göre de önemlidir. Daha doğrusu, seçim güvenliği ile alakalı her mesele ve her tedbir, biri diğerinden ayrılmaksızın önemlidir. Hele önümüzdeki seçimde. Zira önümüzdeki seçim, "kıl payı netice"lere izin verilmemesi gereken bir seçimdir. Zira aslı "kır küheylan" olan "o at"ı alanın Üsküdar'ı geçmekle yetinmeyip heybesindekini zimmetine geçirdiği hususu bizzat halk yargısı eliyle test edilmiş ve onaylanmıştır. Borcu ödetilmeli ve yenisine izin verilmemelidir. Zira "kaos riski dedikodusu" bile tehlikelidir. Bu tehlikeyi ortadan kaldırmanın birinci şartı ise muhtemel neticenin seçim öncesinde "net netice" ihtimali olarak toplumun önüne konulmasıdır. Şu ya da bu yönde; ama bize göre illa değişim yönünde. Gelelim seçim güvenliğine. Neden seçim güvenliği meselesi sadece Demokrat Parti'nin meselesi olsun. Elbette değildir.