Kendisini hâkim savcı yerine koyanlar

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ geçen günlerde Kemal Kılıçdaroğlu ve diğer muhalefet liderleri için şunları söyledi:"Kimse savcılığa soyunmasın, kimse hakimliğe soyunmasın. Hukuk devletinde ana muhalefet partisi veya grubu olan siyasi partiler, meşru siyaset yapanlar kendilerini mahkeme yerine koyabilirler mi Böyle bir üslupla konuşabilirler mi Konuşamazlar." Sorunun cevabını biz şöyle bulduk: Kendisini mahkeme yerine koyma gücü kimde ise ancak o kendisini mahkeme yerine koyabilir ya da koymaz. Muhalefet bu konuda güçsüzdür. İktidar güç-kudret yeridir. Hele yirmi senelik iktidar fazlasıyla güçlüdür. Böyle bir iktidarda "hâkimlere hükmeden" Hakimler ve Savcılar Kurulunun başındaki Adalet Bakanının "muhalefet yargıya etki ediyor" demesi feleğin ters döndüğüne ya da bir şeyleri gizlemek istediğine delildir. Hem kendisini mahkeme yerine koyarak hâkime hükmetmek konusunda şimdiki iktidarın fevkalade başarılı(!) olduğunu gösteren yüzlerce delil var. Güncel birini hatırlatalım. Böylece Bekir Bozdağ da "evet doğruymuş" demek zorunda kalacak. İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi başkanı iken Kaşıkçı cinayeti davasının dosyasının Arap adaletine teslimi kararına muhalefet şerhi yazan ve hemen ardından hâkimler hâkimi HSK'nın tayin kararıyla Kahramanmaraş'a sorgusuz sualsiz, bilgisiz isteksiz atanıp yani adeta sürülüp istifaya mecbur bırakılan Nimet Demir'i ve adaletini muhalefet mi bu hale getirdi Sayın Bakan bu atamadan önce bu karardan haberinin olmadığını söyleyebilir mi Adalet Bakanı ayrıca şunları söyledi: "Elbette ki her mahkeme kararı eleştirilebilir, bu demokratik bir haktır. Hukuk devletinin de teminatı altındadır ama biz ne yapıyoruz, kararı eleştirmek yerine kararı vereni eleştiriyoruz. Eleştirsek o da iyi hakaret ediyoruz, iftira ediyoruz. Böyle bir şey olur mu" Bu cümleler de değerlendirmeyi hak ediyor: Hakaret ve iftira elbette olmaz ve olmamalı. Yapan yanlış yapıyordur.