Harp belâsı ve sulh ihtiyacı

Dış politika uzmanlık alanımızda değil, ilgimiz ise bilgilenme seviyesinde.Bu sebeple gündemdeki savaş meseleleri hakkında yorum yapmaktan ve bilhassa hüküm vermekten kaçınıyor, Yasir Özer'in, Muhammet Örtlek'in, Cevher İlhan'ın ve Hasan Güneş'in yazılarını tavsiye ediyoruz. Yine de konu hakkında bazı temel prensipleri yazacağız: 1. Evet, bu savaş bir cephe savaşı değil. Açık denizlerde ya da dünyanın sahipsiz kesimlerinde cereyan eden bir savaş da değil. Savaş Rusya tarafından da tanınmış bir devlet olan Ukrayna'nın baştan itibaren sahiplendiği topraklarda oluyor. Bu sebeple belki de bu işgal girişimine "savaş" bile değil "saldırı" ve "müdafaa" demek gerekir. 2. Her devletin bir ülkesinin ve her ülkenin de bir ve tek bir devletinin olması gerektiği bir varsayım ve her zaman işlemiyor. Bilinen anlamıyla millet olarak "Ukraynalılar" diye bir millet yok ve "Ukraynalılar Ülkesi" anlamında "Ukraynland" ya da "Ukraynia" diye bir "ülke" de yok. Yani Ukrayna Devleti neticede "Rusların ülkesi"ndeki devletlerden bir devlet. Ama Ukrayna Devleti "var", "BM tarafından tanınmış" ve "bağımsız". Dolayısıyla Rusya'nın "bizi şunlar dâvet etti" ya da "bizi bunlar tahrik etti" gibi gerekçelerinin haklılığı yok. 3. Savaştan önceki kurulu düzen açısından bakıldığında bu savaşta Rusya haklı değil, ama güçlü. Ukrayna ise güçlü değil, ama haklı. Ve üstelik Ukrayna arkasına Hür Dünyayı almakta kararlı ve başarılı. Ukrayna'nın NATO ve AB'nin gücünü kısmen kendisine devşirerek Rusya için bir tehdit olması Rusya'ya Ukrayna'ya saldırı için meşrûiyet kazandırmaz ve kazandırmıyor. 4. "Her savaşta önce gerçekler ölür" derler. Bu devrin harplerinde medyanın ve sosyal medyanın bilgilendirici rolü yanında manipüle edici etkisini de yakından görüyoruz. Her gördüğümüze ve her duyduğumuza inanmamak ve daha da önemlisi gerekmedikçe taraf olmamak temel prensibimiz olmalı. NATO'nun kıymetini bildiğini varsaydığımız Millî Savunma Bakanı Hulusi Akar'dan başlayarak "devlet aklı"na ve kurmay sağduyusuna itimat etmeliyiz. Ama ordu içindeki "Avrasyacılar"ın bizi Şangay Beşlisi'ne üç kuruşa satma riskini de hesaba katmalıyız. 5. Öte yandan uluslar arası olayların iç politikada derin operasyonlar için "kullanışlı" araçlar olduğunu asla hatırdan