Din koparma görevlileri başkanı-2

AKMHP cumhurunun başkanı Erdoğan, Sezen Aksu'nun şarkısında geçen "cahil Adem ve Havva" söylemi üzerinden koparılan fırtınadan da etkilenerek ve belki de gaza gelerek, geçen Cuma namazı çıkışında Çamlıca Camii'nde şu vahim cümleyi söylemişti:"Hz. Adem Efendimize kimsenin dili uzanamaz. O uzanan dilleri yeri geldiğinde koparmak bizim görevimizdir." Bağlam belliydi: Kutsala hakaret varsayımı. Muhatap belliydi: Sezen Aksu. Söylem de belliydi: Dilini koparmakla tehdit. Biz, geçen Pazar günkü "din koparma görevlileri başkanı" başlıklı yazımızda, bu söylemin kutsalı korumaya ve dine hizmet etmeyeceğini, aksine insanları dinden soğutacağını dile getirdik. Yazımız oldukça yüksek miktarda olumlu yorum aldı. Ayrıca Çarşamba günkü "Suçlu bir cumhurbaşkanı olabilir mi" başlıklı yazımızda da başka bir vesileyle bu ifadelerin bir tehdit suçu oluşturduğunu dile getirmiştik. Erdoğan o akşam yandaş medyanın bir kısmındaki blok yayınında kendisinin cevaplarını sorulayan "gazeteci mi gazeteci"lerin önünde idi. Kara, kışa, iktisadî hayata vs. dair çok şey söyledi. Hemen hemen hepsini anladık. İkna olduk mu Hayır. Ama en azından anladık. Ama bu konuda söylediklerini anlayamadık. Zira o akşam Erdoğan'ın Sezen Aksu'yu önce birazcık öven, ama ardından "kasıtlı hatasına da müsamaha edemeyiz" anlamına gelen "açık"lamasıyla konu adeta daha da "kapandı": "Benim insanımızın kutsallarına yönelik hassas bir duruşum var. Bunu da herkes bilir. Ve dilini koparma ifadesini bir kişinin şahsına değil kutsallara karşı hakarete dönük bir tavır olarak ifade ettim." Ey okuyucu! Ne etmemiş de ne etmiş anladınız mı Niye etmemiş de niye etmiş anlayabildiniz mi Biz anlayamadık. Defalarca dinledik, okuduk, ama nasip olmadı. Muhalif medya