Derin devlette devamlılık esası

Güneydoğunun şehirlerinde, kasabalarında ve kırsalında terör ve güvenlik açısından ciddi bir rahatlama var. Bedelinin ne olduğu ayrı mesele ama gelinen nokta askerî açıdan ve operasyonel açıdan bir başarı.Ancak son iki ayda PKK operasyonlarında "bilinen şehit"lerin sayısı altmışı geçmiş. Operasyonların çoğu yurt dışında ve komşu ülkelerde yapılıyor. Yurt dışında askerî operasyon yapmanın hukuki altyapısı iç hukuk yönünden kotarılmış olsa da uluslararası hukuk yönünden tartışılır. Üstelik asker gönderen olarak siz "o ülkenin meşru devlet otoritesini tanımıyoruz" deseniz de aslında bir otorite varsa ve uluslararası toplum bu otoriteyi tanıyıp kabulleniyorsa orta ve uzun vadede riskiniz büyüktür. İskandinav ülkelerinin tutumu bu konuda önemli bir ipucu durumunda. Ama daha önemlisi, bu yöntemin amaca uygunluğu ve netice alabilirliği meselesi. Yıllar önce yanlış siyasi politika sonucu Dünya Jandarmalığı rolüne soyunan ABD'nin girdiği ve halen de çıkmak için debelendiği "sürekli terör" bataklığına başka bazı ülkeler gibi Türkiye'nin de sokuluyor olması, yanlışlığın açıklığını ve büyüklüğünü gösteriyor. Bölgesel jandarma tabirine uygun olabilecek bu durum, iç siyasette, iktidarı hamasetle ve hatta kanla ve kinle besleyen bir olgu gibi görünebilir. Nitekim PKK terörü meselesinde çözüm bekleyen vatandaş da bu yanılsama sebebiyle gidişatı olumlu görüyor ve buna umut bağlıyor. Oysa bu çözüm çözüm değil. Olsaydı ETA ve IRA böyle bitirilirdi. Böyle bitmediğini ve başka yöntemler bulunduğunu herkes biliyor. Öte yandan yine biraz dikkat eden herkes biliyor ki bu "operasyonların arka planında" devletle ilişkili mafyatik yapılanmaların etkisi, rolü, gücü ve hatta aslî iradesi var. Daha açık ifadesiyle, uluslararası istihbarat ağlarının pençesine kolayca düşebilecek