"Cemaat eşittir terör örgütü" mü

Önceki günkü altıncı toplantıdan sonra yaptıkları ortak açıklamada "demokrasi ve hukukun üstünlüğü tesis edilecek" diyen Altılı Masanın liderleri Ahmet Davutoğlu, Ali Babacan, Gültekin Uysal, Kemal Kılıçdaroğlu, Meral Akşener ve Temel Karamollaoğlu KHK zulmü meselesinde çok doğru bir şey yapıyorlar: Hemen hemen aynı şeyleri cesaretle dillendiriyorlar ve meseleye siyaseten ve hakikaten sahip çıkıyorlar.Ama sıra "...öcü" yargılamalarına geldiğinde şimdilik- maalesef aynı temel değer yargılarından hareket etmeyi başaramıyorlar. Oysa siyaseten oy kazandırıp kazandırmayacağından bağımsız olarak insanî ve siyasî sorumlulukları bu konuda da dik durmalarını, net olmalarını ve cesaretle işin üzerine gitmelerini gerektirir. Konuyu altı yıldır yazıyoruz. Kısaca özetleyelim: Altı yıllık kitlesel adaletsizliğin en birinci sebebi bir basit formül: "O cemaat artık cemaat değil terör örgütüdür" formülü. "O cemaat" baştan beri hakikatte cemaat miydi Eskiden beri gizli bir terör örgütü müydü Yargıtay'ın tasdik ettiği Gülen'le ilgili önceki beraat kararı hileli beraat miydi Birileri bunları tartışabilir. Herkes kendisine göre çeşitli cevaplar da bulabilir. Ama bunların cevabı ne olursa olsun herkes kabul eder ki; AKP iktidarının ilk on senesinde, "o cemaat", "makbul cemaat" ve hatta "en makbul cemaat" idi. O kadar ki 15 Temmuz'dan sonra kapatılmış olmasından anlıyoruz ki "o cemaat" mevcut bir üniversitesinin (Fatih Üniversitesinin) yanına özel Kanunla 14 vakıf üniversitesi daha kurmuş ve bunun için AKP'li TBMM'yi dahi ikna etmeyi başarmıştı. Ama neticede "o cemaat"in "kendi lideri" vardı ve üstelik lideri ve lider kadrosu da ABD'de idi. Yani Türkiye'deki bir "yönetim"e biatları sınırlı idi. AKP'nin çekirdek kadrosunun AKP liderliğine bağlı bir cemaati oluşturma isteği yani aslında AKP'nin kendi bürokrasisini ve kendi cemaatini kurma arzusu ve gayreti ortaya çıkıncaya kadar da bu makbul cemaat durumu böylece sürdü gitti. Sonrasını hepimiz biliyoruz. Devletle ve hatta derin devletle, istihbarî ilişkiler başta olmak üzere her türlü derin ilişkiye giren kişilerin de içinde bulunduğu "o cemaat"e önce külliyyen "Paralel Devlet Yapılanması" denildi. Ardından yaşanan ve halen hakiki mahiyeti aydınlatılmış olmayan 15 Temmuz menhus hadisesinden sonra da "...öcü" denildi ve zehirli ve sihirli bir formül olan "cemaat eşittir terör örgütü" formülü devreye sokularak yargı eliyle işletildi. Devlet eliyle "...öcü" olarak