Ata yakışan gözlük

Önceki gün de yazdık. Herkesin bir tarzı var. Her gerçek partinin kendisine göre bir istikameti, duruşu ve yürüyüşü var.Partilerin omurgasız olması kadar sıkıntılı bir şey yok. Pelte partiler siyaseti de peltekleştiriyor. Zaten gerçek partiler omurgasıyla vardır. Omurgasız partiler ise bir şekilde iktidarda da olsalar aslında parti bile değillerdir. (Mesela yakın mazinin ANAP'ı ve yakın gelecekteki mazinin AKP'si böyledir). Zaten iktidarla parti olunmaz. Partiyle iktidar olunur. Sonra muhalefet olunur. Sonra yeniden iktidar olunur. Sonra ... Sonra ... Ama parti hep var olur. Bir parti belki de hiç iktidar olamaz. Ama bu da bir tercihtir. Durumdur. Sonuçtur. Bazen muhalefet etmek de bir hizmettir. Ve hatta bazen muhalefet etmek daha meşru ve daha samimi olabilir. Çünkü devletin adaletle hizmet terazisinin muhalefet kefesine ihtiyacı iktidar kefesine ihtiyacından daha fazladır. Bu yüzden de derler ki "muhalefette üç seçim geçirdikten sonra da ayakta kalan parti gerçekten partidir". Yukarıda yazdıklarımızın örneğini görmek isteyen AB ülkelerinin partilerine baksa yeter. Başlıktaki meseleye gelince: Temel konularda fikirlerini netleştirmemiş partiler kafa karıştırır. Her bir parti diğer partilerin seçmenine şirin görünmeye çalışırsa siyasetin de seçmenin de ve en önemlisi bürokratın da kafası karışır. Tamam. Partilerin yüzünün seçmene dönük olması demokrasinin gereğidir. Ama "yüzü seçmene dönük" olmak "seçmenin yönüne dönmek" değildir. Kendi yönünü netleştirip, sonra da seçmeni ikna edip onu