Amerikan cigarası olsa neyse de

Kar yağışı sebebiyle Türkiye genelinde ortaya çıkan insan ve devlet manzaralarından bıktınız. Haklısınız.Bir hatıramızı yazalım da bugüne ve geleceğe ışık tutsun. 1992 yılının başlarında otobüsle Ankara'dan Diyarbakır'a giderken Gürün ile Darende arasında kar sebebiyle yol kapandı ve jandarmanın da yardımıyla binlerce insan yakınlardaki kasaba ve köylere sığındık. On sekiz saat misafir edildiğimiz kasabada, belediye başkanının sobalı geniş odasında nöbetleşe ısınmaya çalışan misafirlerin dikkatini bir şey çekti. Kasabadan birileri gelip başkanın kulağına bir şeyler fısıldadı. Başkanın canı sıkıldı ve "yapın gereğini" türünden bazı cümlelerle talimatını verdi. Talimatı alanlar kasabanın meydanından insanları yararak karşı köşedeki bakkalın yanına gittiler ve orada bir arbede yaşandı. Birileri bir bakkalı azarlayıp tartakladı ve bir dalgalanma oldu. Başkana meseleyi sorduk. Meğer kasabanın bakkalı fırsatçılık yaparak üç liralık sigaraları on on beş liraya satmış. Kasabalı bu durumu duyunca içlerinden birileri başkandan talimatı almış ve "gereğini" bizzat ifa etmişler. Bakkala haddini bildirmişler ve fazla alınan paraların iadesi için gayret etmişler. Başkanın kendisini ve yapılanları savunurken söyledikleri tam bir hayat dersi idi: "Amerikan cigarasını fahiş fiyatla satsa neyse. Maltepe'yi, Samsun'u satmış namussuz. Köyümüzün şerefini iki paralık edecekti, engellemeye çalıştık, dersini verdik." Yani demiş oluyor ki "pastayı istediği fiyattan