Özgürlük olmadan insan olunamaz

Dört bir yandan sıkıştırıldığımızı hissediyoruz. Ellerimize kelepçe, ayaklarımıza pranga, dilimize kilit vurulmuş. Ayaklardaki zincirleri, ellerdeki kelepçeyi mutlaka somut olarak görmek gerekmez. Zalimlerin çevrenize ördüğü duvarlar özgürlüğünüzü elinizden almıştır. Kelepçe bileklerinizi sıkmakta, zincirler yürüyüşünüzü engellemektedir. Yumruğunuzu havaya kaldırmak ve masaya vurmak istersiniz, yapamazsınız. Dilinize vurulmuş kilidi kırmak ve haykırmak istersiniz, haykıramazsınız. Güzelliklere doğru koşmak istersiniz, koşamazsınız. Zalimin bilmediği şudur: Bir insanı, beş insanı, yüz insanı zincire vurabilir, fakat milyonları zincire vuramazsınız. İnsanı zincire vurabilir fakat insanlığı zincire vuramazsınız. Zalim, insanları zincire vururken kendisinin insanlıktan çıktığını da bilmez. Artık o, insan değildir. Gövdesi, başı, elleri, ayakları vardır ama artık o, insan değildir. Ağzı, gözleri, kulakları vardır ama artık o, insan değildir. Fizikî bedenin ancak özgürlükle insan sayılabileceğinin de farkında değildir zalim. Kötülük yapma ihtirası, insanların özgürlüğünü yok etme hırsı kendi ruhundaki özgürlük duygusunu da yok etmiştir. Gözleri, güzellikleri görmekten mahrumdur. Kulakları hiçbir musikinin sesini duyamaz. Dinlendirici olanı da, coşturucu olanı da duyamaz. Ruhu şeytana satılmıştır, hatta şeytanın kendisi olmuştur. Yeryüzünün en şerefli varlığı insandır. Güzellikleri, iyilikleri ve özgürlük duygusunu içinde barındıran insan. Bilmek isteyen insan, öğrenmeye susamış olan insan. Gerisi süfli yaratıklardır; esfele yuvarlanmış olanlardır. Özgürlük duygusundan mahrum olanlar insan olamazlar. İradelerini, başkalarının iradesine teslim etmiş olanlar insan olamazlar. Hayallerinin, düşüncelerinin