Türk mutfağı için ortak aklın vakti gelmedi mi Binlerce lezzetin ev sahibi ama değeri bilinmiyor

Dünya mutfakları içinde önemli bir yere sahip olan Türk mutfağı, en kıymetli üç mutfaktan biridir. Yemek sanatının her dalında zengin örnekler veren bu kıymetli mutfak ne yazık ki günümüz gastronomi çevrelerinde henüz hak ettiği değeri bulamadı.

Genel olarak toplumda çağdaş gastronominin durumu görecelidir. İnsanlar ne geleneksel yemeklerle ne üst tabaka yemekleriyle ne de sadece bir ülkenin özel bir yemeğiyle ilgilenir. Toplumun gastronomi ile yakından ilgilenen her bir ferdi, bu üç kesimle bağdaştırılan yemeklerin hepsiyle uygun yer, zaman ve mekânda ilgilenmektedir. Günümüzde herhangi bir gazete, televizyon ve bilhassa sosyal medyada hemen hemen her gün yiyecek ile içeceklerle ilgili haberlerin olması insanların yedikleri ve içtikleriyle her geçen gün daha ilgili olmaya başladıklarının bir kanıtıdır. Turistler bir bölgeyi kültürel amaçlı ziyaret ettiğinde aynı zamanda o bölgeye özgü yiyecekleri ve içecekleri de tatmak istemektedir. Bunun yanında son dönemlerde birçok turistin bölge tercihinde teme sebepler; o bölgeye özgü lezzetleri tatmak, yemek kültürünü tanımak, yiyeceklerin hazırlık ve üretim aşamalarını görmek olmuştur. Gastronomi turizmi, restoran ve otellerde turistler için yemeklerin hazırlanması yerine yerel yiyecek ve içeceklerle ilgili deneyim yaşamak amacıyla turistlerin seyahat etmesidir. Yemek, bir toplumun kendisini ve yaşama tarzını ifade şeklidir.

YEREL KÜLTÜRÜN PARÇASI

Kültür, gastronomi turizminin göz ardı edilemez önemli bir parçasıdır. Yemek sayesinde o bölgeye gelen turist aynı zamanda da şehrin tarihî ve kültürel özelliklerini de öğrendiği için bir kültür turisti hâline geliyor.
Gastronomi turizminin kökeni tarım, kültür ve turizmde yatmaktadır. Bu üç unsur, gastronomi turizminin bölgesel bir çekicilik ve deneyim olarak pazarlanıp konumlandırılmasına fırsat sağlamaktadır. Tarım ürünü sunmaktadır, turizm ise alt yapıyı ve hizmetleri sağlamaktadır. Bütün bu unsurlar gastronomi turizmi altında buluşmaktadır. Genel olarak ele alındığında gastronomi turizmi, turistler tarafından tüketilen yerel kültürün bir parçası. Bölgesel turizmin gelişmesinde önemli bir unsur, yerel tarım ve ekonomik gelişimdir. Rekabetçi bölgelerin pazarlanmasında ise turistler tarafından tüketilen ürün ve hizmetler büyük bir rol oynamaktadır.

HER BÖLGEDE AYRI TAT

Bir destinasyonun pazarlanmasında önemli bir rol oynayan gastronomi, turistlerin bir bölgeyi ziyaretlerinde birinci önceliği olan gezme ve eğlenceden sonra gelen en önemli unsurdur. Gastronomi, bölgenin yeme içme kültürü hakkında derinlemesine bilgi ve deneyimler içermektedir. Ziyaret edilen bir bölgedeki mutfak kültürünün zengin olması, bölgeyi ziyaret eden turistlerin tekrar gelmeleri açısından önemli bir faktör olmaktadır. Dünya mutfakları içinde önemli bir yere sahip olan Türk mutfağı, en zengin üç mutfaktan biridir. Türk mutfağını; göçebelik ve tarımsal ekonomik, coğrafya, dinî, sosyoekonomik yapı, gelenek ve görenekler ile çeşitli kültürlerle etkileşme gibi faktörler etkilemiştir. Bu sebeplerle ülkemizdeki yemek çeşitleri, pişirme şekilleri, besin maddesi üretimi ve beslenme alışkanlıkları bölgesel olarak değişiklik göstermektedir. Bu faktörlerin de etkisiyle Türk mutfağı zenginleşmiş, bugüne kadar binlerce yemek çeşidi geliştirilmiştir.

HERKES EL ELE VERMELİ

Yemek sanatının her dalında zengin örnekler veren Türk mutfağı günümüz gastronomi çevrelerinde ne yazık ki henüz hak ettiği değeri bulamamıştır. Bu anlamda bütün tarafların başlarını ellerinin arasına alıp düşünmeleri sonra da doğru paydaşlarla ortak akıl içinde yapılması gerekenlere karar verip uygulamalıdır. Her resmî ya da sivil organizasyon kendi görgü ve bilgisi içinde değerlendirdiğinde sonuç değişmeyecek. Dünyanın en değerli mutfağı TÜRK MUTFAĞI korkarım aynı yerde kalmaya devam edecektir.

ABANT KEBABI

MALZEMELER

3 adet patlıcan
6 yemek kaşığı
zeytinyağı
250 g dana eti
1 orta boy soğan
3 adet sivri biber
1 diş sarımsak
4-5 mantar
2 adet orta
boy domates
Tuz, karabiber,
pul biber

HAZIRLANIŞI

Patlıcanlar yıkanır kurulanır ve boydan ikiye ayrılır. Bir yemek kaşığı zeytinyağı, patlıcanların kabuksuz kısımlarına fırçayla sürülür ve tuz serpilerek 200 derece fırında yarım saat pişirilir. Bu sırada etler minik minik doğranarak orta ısıda zeytinyağıyla birlikte beş altı dakika kadar kavrulur. Soğan, sarımsak ve biberler de doğranarak etin üzerine ilave edilir. Kavurma işlemi sürdürülür. Temizlenip doğranan mantarlar, kavrulan et ve sebzelerle buluşturulur. Domatesler kabukları soyulduktan sonra küp küp doğranarak kavrulan et ve sebzelere eklenir. Yaklaşık beş dakika pişirilir. Tuz ve baharatları da ayarlanarak ocaktan alınır. Pişen patlıcanların içleri çatal yardımıyla ezilir. Orta kısmına hazırlanan karışım eşit şekilde paylaştırılır. Önceden ısıtılmış 190 derece fırında 25 dakika kontrollü olarak pişirilir. Üzerlerine rendelenmiş kaşar peyniri de serpilerek üst ayarda 10 dakika kızartılır ve sıcak servis edilir.