"Sen niçin böyle üzgünsün"

Osmânlı evliyâsından Geyikli Baba bir gün sevdiklerine; "Namâz, ibâdetlerin en mühimi ve en kıymetlisidir" buyurdu. Ve şöyle anlattı onlara: Bir gün Eshâb-ı Kirâm'dan bir genç, Resûlullah Efendimizin huzûruna geldi. Ama üzgün ve perîşândı! Efendimiz ona sordular: "Niçin böyle üzgünsün" Genç sahâbî cevâben; "Yâ Resûlallah, ben mahvoldum! Dün falan yerden gelirken harâmîler yolumu kesti. Bütün eşyâmı, paralarımı aldılar. Dünyâlık neyim varsa hepsi gitti. Beş parasız kaldım" dedi. Efendimiz tebessüm etti. Sonra o sahâbîye dönüp; "Allah iyiliğini versin. Ben de zannettim ki, bir vakit namâzın kazâya kaldı da, onun için böyle çok kederlisin. Dünyâ malı için üzülmeye değer mi' buyurdu. Bu zât, yine bir sohbetinde; "Kardeşlerim,