Şehid Yahya Sinvar'ın ardından

"Düşmanın bana verebileceği en büyük hediye beni öldürmektir. 59 yaşındayım; kalp krizi, corona veya felç ile ölmektense şehit olarak ölmeyi tercih ederim"diyen Hamas lideri Yahya Sinvar, özlediği şehadete 62 yaşında, 17 Ekim 2024 günü işgalci Siyonistlere karşı savaşırken kavuştu:"Müminlerden öyle adamlar var ki, Allah'a verdikleri söze sadık kaldılar (şehid oldular)" (Ahzâb,23).

Sinvar"Diken ve Karanfil"isimli kitabında diyordu ki:"Kaybedecek neyimiz var Sahip olduğumuz tek şey prangalarımız ve şu barınaklarımız. Neden korkacakmışız Allah'a yemin ederim, izzet ve şerefle geçmiş bir dakikalık hayat, işgal askerlerinin postallarının altındaki bin senelik hayattan daha iyidir."

Şehidimizin vasiyeti, serencamını da özetler gibi: "Ben, gurbeti geçici bir vatana, hayali ise sonsuz bir mücadeleye dönüştüren mülteci çocuğu Yahya. Bu satırları yazarken, hayatımda geçen her ânı hatırlıyorum: çocukluğumun dar sokaklarını, uzun hapis yıllarını, bu topraklarda dökülen her damla kanı

1962'de, Filistin'in yırtık bir hafıza ve siyasetçilerin masalarında unutulmuş haritalardan ibaret olduğu bir dönemde, Han Yunus Mülteci Kampı'nda doğdum. Hayatını ateş ve küller arasında örmüş bir adamım ve işgal altında yaşamanın sadece sürekli bir hapishane anlamına geldiğini erken yaşta fark ettim Vasiyetim buradan başlıyor; işgale karşı ilk taşı atan o çocuktan öğrendim ki o taşlar, dünyaya, yaralarımız karşısında sessiz kalanlara karşı söylediğimiz ilk sözlerdir

Hayatım böyle geçti: hapishaneler, savaşlar, acı ve umut

1988'de ilk kez hapse girdim ve ömür boyu hapis cezasına çarptırıldım, ancak korku nedir bilmedim. O karanlık hücrelerde, her duvarda uzak bir ufka açılan bir pencere ve her demir parmaklıkta özgürlük yolunu aydınlatan bir ışık gördüm. Hapishanede sabrın sadece bir erdem değil, acımasız bir silah olduğunu öğrendim, denizi damla damla içmek gibi. Vasiyetim şudur: Hapishanelerden korkmayın, onlar sadece özgürlüğe giden uzun yolumuzun bir parçasıdır

2011'de "Vefâ-ül Ahrâr" anlaşmasıyla serbest bırakıldığımda, artık eskisi gibi değildim; inancım güçlendi ve yaptığımız şeyin sadece geçici bir mücadele değil, son damlamıza kadar taşıyacağımız bir kader olduğunu anladım. Vasiyetim şudur ki: Silaha, pazarlık konusu olmayan onurunuza ve ölmeyen hayalinize sımsıkı sarılın Direniş sadece taşıdığımız bir silah değil, her nefeste Filistin'e olan sevgimizdir; kuşatma ve saldırıya rağmen var olma irademizdir... Gazze, her zaman direnişin başkenti ve Filistin'in hiç durmadan atan kalbi olmuştur ve olmaya da devam edecektir.

2017'de Hamas'ın Gazze'deki liderliğini devraldığımda, bu sadece bir iktidar geçişi değil, taşla başlayıp tüfekle devam eden bir direnişin sürekliliğiydi Aksa Tufanı mücadelesinde, özgürleşmeyi hayal eden her Filistinlinin sesi oldum. Direnişin sadece bir tercih değil, bir görev olduğuna inandım. Bu mücadelenin Filistin direnişinin kitabında yeni bir sayfa olmasını, hiziplerin, grupların birleşmesini, herkesin düşmana karşı tek bir saf oluşturarak ayakta durmasını istedim...