Abdülhamit Kahraman'ın ardından
ABDULLAH YILDIZ
"Namaz gönüllüsü", Kur'ân âşığı, sünneti seniyye sevdalısı, inandığı gibi yaşayan, özü-sözü bir, dava ve davet ehli, güzel insan Abdülhamit Kahraman Hoca da geçen hafta Rabbine yürüdü… Allah Teâlâ gani gani rahmet ve mağfiret eylesin…
Bir türlü elim varmadı yazmaya…
Öğrencimdi.. Kardeşimdi.. Yoldaşımdı..Arkadaşımdı..
Derdimiz, dersimiz, davamız, çabamız aynı idi; insanımıza ve özellikle gençlerimize Kur'ân'ı, sünneti ve namazı sevdirmekti muradımız…
Peygamber ahlâkını yaşanır kılmak, ezanın kutlu çağrısına uyarak camileri doldurmak, müminlerle omuz omuza namaza durmak, böylece hep birlikte felâha ermekti arzumuz…
Mü'minûn Sûresinin 1-2'inci âyetlerindeki, "Gad eflaha'l-mü'minûn ellezîne-hüm fî-salâtihim hâşi'ûn (Muhakkak ki, namazlarını huşû içinde kılan müminler ancak kurtuluşa ererler)" hakikatinin sırrına etmekti umudumuz.Ankebut/45'inci ayetteki:"Kitaptan sana vahyedileni oku ve namazı dosdoğru kıl. Kuşkusuz namaz, fahşâ (hayâsızlık) ve münker (kötülük) den alıkoyar. Allah'ı anmak en büyüktür. Allah yaptıklarınızı bilir." ilahi talimatına uyarak insanımızla birlikte fahşâ ve münkeri defetmekti cehdimiz.
Yıllar yılı Anadolu'nun ve Trakya'nın uzun ince yollarını şehir şehir, ilçe ilçe, mahalle mahalle birlikte arşınlamıştık… Abdülhamit Kahraman kardeşimiz sözü uzatmaz; sade, pratik ve net mesajlar verirdi muhataplarına. Çantasında mutlaka Kur'ân-ı Kerim ve Meâli bulunur, konuşurken masasının üzerinde veya elinde tuttuğu Kitabullah'ı açıp ayetleri doğrudan okumayı tercih ederdi. Özellikle liseli gençler onun samimi sunumlarından çok etkilenirdi. Trakya bölgesine sıkça davet edilir ve konuşmaları ilgiyle izlenirdi.
Namaz Gönüllüleri olarak o ve hepimiz özellikle Hz. İbrahim aleyhisselâmın şu duasını okurduk; okumaya da devam ediyoruz: "Rabbi'c'alnî mugîme's-salâti ve min zürriyyetî. Rabbenâ ve tagabbe'l-duâ. [Rabbim, beni ve soyumdan gelenleri dosdoğru namaz kılanlardan eyle. Rabbimiz, duamızı kabul buyur." (İbrahim, 40)] İstiyoruz ki, biz ve muhatabımız olan kardeşlerimiz, En'am Suresinin 162-163'üncü âyet-i kerimelerindeki, "Gul inne salâtî ve nüsükî ve mahyâye ve memâtî lillâhi Rabbi'l-'Âlemîn. Lâ şerîke leh. Ve bi-zâlike ümirtü. Ve ene evvelü'l-müslimîn. (De ki: Muhakkak ki benim namazım ve ibadetlerim, hayatım ve ölümüm Âlemlerin Rabbi Allah içindir. O'ndan başka ilah yoktur. Ve ben Müslümanların ilki/öncüsüyüm)" mealindeki ilahi talimata adanmışlardan olalım…
Gerçek bir "gönül insanı" ve "namaz gönüllüsü" olarak, ömrünü iman ve Kur'ân davasına adayan Abdülhamit Kahraman 1969 yılının Ocak ayında dünyaya gelmişti.
Aslen Trabzonlu idi. İstanbul'da doğup büyümüştü.
Ortaokul eğitimini imam hatip okulunda, lise eğitimini meslek lisesinde tamamlamıştı. Daha sonra Mimar Sinan Üniversitesinin dört yıllık Güzel Sanatlar Bölümünü bitiren Kahraman yine Mimar Sinan Üniversitesinin Sosyoloji bölümünde iki yıl formasyon eğitimi almıştı. Ayrıca 2.5 yıl kadar da Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesinde (dışarıdan derslere girmek sureti ile) İslâmî eğitim görmüştü.
Kahraman