Selahaddin E. Çakırgil

Star

Dış düşmanla bir şekilde mücadele edilir; ama içeridekilerle

Ülke korkunç yıkımlar getiren büyük bir depremle uğraşırken.. 'Kendi değerler dünyasında olsa da bazen, akl-ı selimle düşünebiliyor' dedirten M. İnce isimli siyasetçinin bir videosu karşısında insan, 'Bu kadarına da, yuff!.' demekten kendini alamıyordu. Çünkü bu kişi, 'Bugünkü iktidarı yıkmak için, Şeytan dışında herkesle işbirliği yapabiliriz..' d

Bu ağır deprem şartlarında seçim mi Ve de, Nijerya seçimleri..

Bu sütunu takip edenler bilirler ki, gelecek seçimler üzerine tahminde bulunanların gerçekte kendi temennilerini yaygınlaştırmaya çalıştıkları defalarca belirtilmiştir. İP'ten K. Aydın gibilerin, Akşener'in kulağına fısıldadığı, 'Bu depremden Tayyib bir sille yer..' şeklindeki sözün, nicelerinde bir ümid patlamasına yol açtığı bilinmelidir. Yani, '

-Okuyucularla Hasbihal- Aklen ve şer'an alınması gereken tedbirlerden sonrasını Allah'a havale etmektir, 'tevekkül'

Z. Bilgili isimli okuyucu diyor ki, özetle: 'Cuma günkü yazınızda İsrail Meclisi'ndeki konuşmayı değerlendirmenizde bir genelleme hatası olduğunu düşünüyorum. İsrailli bir yetkili gelip acımızı paylaşırken, oradaki parlamenterlerin tepkilerinin İsrail'in tamamına mal edilmesi ağır kaçmamış mı Müslüman, düşmanına bile adaletsizlik yapmaz. -- Doğrudu

Bunca yalanlar, bunca entrikalar Asıl virân edici deprem, budur!

Önce... Siyonist İsrail rejiminin meclisi Knesse'de, -yine Siyonist rejimin anayasasına göre- işgal altındaki Müslüman halkın temsilcisi olarak bulunan bir hanımın, evvelki gün, Türkiye'de ve Suriye'de meydana gelen büyük depremde vefat edenlere rahmet dileyen bir konuşma yapmaya başlayınca, Siyonist rejimin parlamenterlerince, 'Burada Türkiye'nin

'Kara gün dostluğu' elbette yüksek bir insanî değerdir ve bizim de göstermemiz gerekir

Büyük-küçük nice tabiî felâketler sırasında canlarını, mallarını, her şeylerini yitirenler karşısında yapılacak ilk şey, herhalde, o felâkete uğrayanlar için 'hayır- dua' dışında ne gibi insanî yardımlar yapabileceğimizin ve uğranılan bu musîbetler konusunda kendi kusurlarımızın olup olmadığının, tedbirlerde kusur edip etmediğimizin ve bundan sonra

Siyaset, 'kelle kopartmak' mânâsına da gelir, bu diyarlarda

4 Ocak Çarşamba günkü yazıda, geçen hafta Ankara'da evinin önünde öldürülen Ülkü Ocakları eski Genel Başkanları'ndan Doç. Sinan Ateş isimli genç akademisyen'le ilgili olarak yazdığım notta, 'Gerek Ülkü Ocakları'nın, gerekse Devlet Bahçeli ve MHP'nin derin bir sükûta bürünmesinin anlaşılmasının zor olacağı'na da değinilmişti. Meselenin basit bir cin

'Savaşı istemeyiniz, geldiğinde kaçmayınız..' Aslî ölçümüz bu!

2 Ocak yazıda Pazartesi tarihli, Türkiye - Yunanistan arasında giderek artan gerilim ve 'psikolojik savaş'a değinmiş ve bu gerilimler olurken, diplomatik meselelerin müzakeresi esnâsında, 'savaşın kazananı, barışın da kaybedeni olmaz' gibi sözlerin bir genel kural havasında telâffuz edilmesinden kaçınılması gerekir. Aksi halde, kendi sözlerimizle v

Bu buhran, 'savaşın kazananı, barışın kaybedeni olmaz' ön kabulü ile nasıl çözülür

Son zamanlarda, herhalde, Rusya- Ukrayna Savaşı ile ilgili olarak, 'savaşın kazananı, barışın da kaybedeni olmaz' şeklinde dile getirilen bir söz, bir genel kural gibi tekrarlanıyor. Bu sözün sonunda bizi de vurması kaçınılmaz durumlar olabilir, geçmişte de olmuştur.Ki, bu söz, sırf, Rusya için söyleniyorsa.. O zaman dahi, karşı taraf buna bir 'yen

Okuyucularla Pazar Hasbihali İnsanlara inanç hürriyetini veren, laiklik değil; 'İslâm'dır! Hem de 14 asırdır

Almanya'dan Derviş Pekmezci ve Kanada'dan Sezaî Irgat, birbirinden bağlantısız olarak aynı konuya değinmişler. Söyledikleri şu: 'Bizim inancımız, anayasa ve diğer kanunların veya bir takım gayrimeşru güç odaklarının kabul veya reddine göre şekillenmez. Belki, tam tersi olmalı ve büyük ekseriyeti Müslüman olan bir toplumun anayasası, büyük ekseriyet

Evet, bir yeni takvim yılının başı ama; bu çılgınlıkların Hz. Îsâ ile ilgisi ne

28 Aralık yazımızda, '24 Aralık ile ocak ayının 7'si arasındaki 15 günlük zaman aralığı, değişik Hristiyan mezhepleri arasında Hz. İsâ Aleyhisselâm'ın doğum günü olarak kutlanır. Katolik ve Protestan (Evangelist) Hristiyanlar 24 Aralık tarihini; Ortodoks Hristiyanlar ise, 7 Ocak gününü kabul ederler.' demiştik. Amerika'dan dostum Prof. Necati Engeç