Hakkı Yalçın

Takvim

Tehlike!

Magazinde ruhlarının posası çıkmış kadınların geçmişe dönük skandal açıklamalarına bakıyorum. 40 yıl önceki fingirdek masallarına ölmüş sanatçıların isimlerini karıştırıyorlar da teknolojik piyasadan nemalanıyorlar. Nasılsa ölmüş insanların cevap hakları yok, nasılsa ihanetin getirisi büyük. Sosyal medya çöplüğünde böyle çirkinlikler iyi para ediyo

Değiş tokuş!

BABA ile oğulun bir zaman tünelinin içindeki "ne var ne yok" konulu muhabbeti. Oğul sordu; "sizde ne yoktu baba" Baba olmayanları sıralamaya başladı. 'Bizde yalan yoktu ihtiras yoktu, televizyon yoktu buzdolabı yoktu, kapılarımızda kilit yoktu. Kredi kartı yoktu lüks merakı yoktu depresyon ilaçları yoktu, sokaklarda dilendirilen çocuklar yoktu. İçi

Yanılgı!

BU topraklarda katillere af çıktığını defalarca gördüm de aşk mahkumlarına hiçbir zaman af çıkmayacağını yaşarken öğrendim. Arkadaşlarımdan biri bunun nedenini sormuştu bana. "Gerçek aşkın yasaları gururludur" demiştim; "ne kader tanır ne özür!" O yüzden gerçekten sevenlerle para için aşklarını satanlar arasında bir fark vardır. Onların sattıkları

Kayıp!

İKİ yakınımı daha pandeminin yeni modeline kurban verdim. Çok bilmişler "bu defaki virüs rüzgar esintisi gibi geçip gidiyor" diyorlar ya yalan! Kendimizi kandırmayı çok seviyoruz. Umut etmemiz gereken meselelerde kara bulutları evimize buyur edecek kadar karamsar oluyoruz da binlerce can almış bir virüse karşı tedbiri elden bırakıyoruz. "Maskeye ge

Kısıtlı!

OMUZLARINDA son model tüfekler, bellerinde her türlü kesici alet, ellerinde dürbünler ve her tarafa yerleştirilmiş tuzaklarla hayvanları katletmenin adı "avcılık sporu!" Spor dediğin yürek işidir, hiçbir sporda böylesine bir silahlanma ve tuzak yoktur. Avcılığı spor olarak kabul eden tek başına ormana dalsın, silahsız ve erkekçe! Gücü yetiyorsa ist

Eski sevgili!

HAFTA sonunda karların çoğu erimişti de oturduğum mahallenin parkında her zamanki akşam duruşu pozisyonundaydım. İlginç insanlar karşıma çıktığı zaman gerçekten de bu insanların beni tetikte beklediğini falan düşünüyorum. Elindeki tuzluktan yollara tuz döken biri geldi yanıma. Elindeki tuzluğu cebine koyduktan sonra "Bakırköy Belediyesi yollara tuz

Gül ağacı!

MENDİL satarak hayatını sürdürmeye çalışan yaşlı bir kadın zaman zaman yolun kenarında dururdu da böyle tabiat şartlarında en çok öyle insanları merak ediyorum. Önceki gün baktım yerinde yoktu. Ölmekle yaşamak arasında ya da üşümekle açlık arasında neredeydi kim bilir. Yoldan kimsenin geçmeyeceğini düşündüğü için evinden çıkmayı uygun görmemişti be

Belki!

NEFRETİN kirinden arınırız da bizleri birbirimize düşüren gerçeklerin farkına varırız bir gün. Yönümüzü değiştiririz, hayatla aramızı açanlara değil kardeşliğe dostluğa açarız yüreklerimizi. Halkın arasına karışmakla halkı karıştırmak arasındaki farkı hissederiz. Severek bağışlarız hataları, iyiliklerden güzelliklerden bahsederiz biraz. Kolayca kay

Kar zamanı

ŞİMDİ kar zamanı belediyelerin görevlerinden firar zamanı. Kendilerini hayatın birinci sınıf yolcuları gibi görenlere bütün yollar açık, bizim kalbimiz yol arıyor bütün yollar kapalı. Ne bir kar arabası gördüm ne yollara atılan tuz. Hayati tehlikenin varlığından söz edilirken birileri kendilerini herhalde Miami'de zannediyor. Bakınız İstanbul Büyük

Hastalık!

İNSANLARIN içlerindeki nefreti ortaya çıkarmak için yarış ettiklerini görüyorum. Birilerini linç etmek için nasıl tetikte beklediklerini. Her türlü masumiyetin öldürüldüğü bir zaman diliminde sosyal medya mezbahaları kan kokuyor. Kötülüğe çanak tutulurken eller de zalim diller de. Aynaya bakmayanlar çıkarlarına bakıyor, meselenin getirisine! Bu acı