Esin Övet

Haberturk

Herkes sevdiğine sarılsın hayat çok kısa

Yaşadığımız felaketten geriye çok çok büyük acı, acılar kaldı. Çıkartacağımız çok ders var. Bunların en başında da hayatın çok kısa olduğu ve bu yalan dünyanın kimseye kalmayacağı gerçeği. Ne mal-mülk ne de para... Bunların ne önemi kaldı ki! Hayat gidiyor. Can gidiyor. Mal, mülk yerine gelir ama ya can! Bakın milli basketbolcu Nilay Aydoğan ve bab

Onlar da acılı babanın elini tuttu

Kahramanmaraş merkezli depremin çok simge görüntüsü var elbet. Asla unutulmaz görüntülere şahit olduk. Ancak enkaz altındaki kızının elini bir an olsun bırakmayan acılı baba Mesut Hançer'in görüntüsü beyinlerimize de, yüreğimize de bir hançer gibi saplandı. Çıkması da artık mümkün gözükmüyor. Tek bir kelime ve hareket etmeden, sadece kızının elini

Yardımlara devam etmek için çalışmak gerek

Üzgünüz, acımız büyük. 11 ilimizi etkileyen depremde 44 binden fazla vatandaşımız yaşamını yitirdi. Kayıplarımız çok fazla. Canlar yitip gitti, ocaklar söndü. Yeniden ayağa kalkabilmek için birlik olmak, çalışmak, üretmek gerekiyor. Kahramanmaraş ve Hatay merkezli yıkıcı depremlerin ardından yaraları sarmak için günlerdir canla başla çalışılıyor. A

Bizi neden unutuyorsunuz

Geçen hafta "Biz memleketimizi bırakmayız" diye bir yazı kaleme alıp bir de üstüne Hataylı dostlarımın "Biz memleketimizden şu an gidiyoruz ama döneceğiz. Asla Hatay'ı bırakmayız" dediğini anlatmıştım. Özellikle Kahramanmaraşlı dostlardan çok eleştiri aldım. Hatta "Çok üzüldük Esin Hanım. Biz 'Maraş'ımızı bırakır mıyız Neden sadece Hatay'ı yazıyors

Bunun bir kuralı yok ki, isteyen açar istemeyen açmaz

Malumunuz memlekette yaşanan en ufak bir olayda dahi ilk etkilenen sektörlerin başında yeme-içme gelir. Haliyle kimsenin aklına ne eğlenmek ne de yemek-içmek gelir. Ve son yaşadığımız yüzyılın felaketinde ise çok canımız yandı. Bu felaket diğerlerine benzemiyor. Acımız büyük fakat bazılarının da ayakta kalması gerekiyor. Hal böyle olunca da, "Norma

Unutamıyorum, yaşamıyorum, konuşamıyorum

Biz Türk milleti olarak, bu topraklarda çok büyük acılara şahit olduk. Bizim nesil büyüklerinden şu sözleri duyarak büyüdü; "Ah kızım biz ne yağ kuyrukları gördük. Biz ne sol-sağ tartışmalarına şahit olduk. Biz darbeyi yaşadık. Ah kızım biz çok yokluk çektik. Memlekete gitmek için iki gün yollarda sürünürdük..." Bu şekilde uzayıp giden ahlarla, vah

Odaklanmamız gereken şey; İyilik

Bakın çok enteresan bir dönemden geçiyoruz. Belki de büyük bir sınavdan. Tam "Bitti, yaralarımızı saracağız" derken dün Hatay'da iki büyük deprem daha oldu. Ki biz daha iki hafta önce yaşadığımız şoku atlamadık. Kendimize gelemedik. Normale dönemedik, dönmeye çalışamıyoruz bile. Yaramızın kabuğu çok taze. Fakat; -Siyasiler kavgaya tutuştu. -Müteahh

Sahi eski normalimiz neydi!!!

6 Şubat sabahı, belki de bir daha eskisi gibi olmayacak, olmaması gereken değişikleri de beraberinde getirdi. Acıyla, büyük kalp yangımızla geçirdiğimiz 14 günde anlıyorum ki, bizlerin de içinde çok derin bir fay hattı kırıldı. Yüreklerimizde kırılan bu fay hattıyla birlikte karışık duygular da baş köşeye çöreklendi. Kimisinin dilinde, "Eskisi gibi

Hadi tüm siparişler bu adreslerden

Çok uzun bir yolun başındayız. Fakat tam da şimdi daha da güçlü olma zamanı. Tamam ayağa kalkması ve iyileşmesi şu an hemen kolay değil ama yapabiliriz. Deprem bölgesindeki yerel üreticilerimiz hali hazırda destek bekliyor. Onların ayakta kalabilmesi için en azından sürdürebilir bir fayda sağlamak ve onların yanında olmayı hissettirme zamanı. Mesel

Psikolojimiz ne durumda

Acımız çok büyük. Ciddi bir felaket yaşadık. Öyle üç-beş ay değil yıllarca unutulmayacak bir yara aldık. Ve bu yara öyle kolay kolay da geçecek gibi gözükmüyor. Evet yaralar zamanla kabuk bağlar. Ve geçer öyle değil mi İşte bu yara kabuk bağlasa bile, o kabuğu elimizle oynaya oynaya daha da deşip, daha da kötü ve derin bir hale getirebiliriz. O kad