Bir karanlık diktatörün hırsı uğruna binlerce ışık sönüyor

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, önceki başbakanlığı döneminde büyük sıkıntılar çekmesine neden olan Yüksek Mahkeme'nin yetkilerini sınırlandırmak isteyince geçtiğimiz bahar İsrail genelinde aylarca süren protesto gösterileri patlak vermişti. Gösteriler o kadar uzun sürmüştü ki, "İsrail baharı"ndan bahsedilmeye başlanmıştı.

Ülkeyi demir yumrukla yöneten Netanyahu, İsrail'de en çok nefret edilen kişilerin başında geliyordu. Hatta bazı yolsuzluk dosyalarından yargılanmasından bahsediliyordu. Çok zor durumdaydı.

Hamas'ın 7 Ekim'de başlattığı operasyonu büyük bir fırsat olarak gören Netanyahu, derhal aşırı sağcı koalisyon ortaklarıyla birlikte savaş kabinesini kurdu ve cehennemin kapılarını açtı. Olan, yaklaşık 8 bini çocuk, 18 bin masum Gazzeliye oldu.

İnsanlık da bu vahşetten nasibini aldı. 21. Yüzyılın ilk çeyreğini tamamladığımız bir zaman diliminde bir devlet, duvarların ardına hapsettiği iki milyon insanı fosfor bombaları dahil olmak üzere ABD'nin kendisine verdiği bütün vahşet silahlarıyla bombalamaya devam ediyor.

İsrail'in başlattığı soykırım bütün dünyada, insanlık onuruna sahip milyonlar tarafından her gün protesto ediliyor. Değişik ülkelerde toplanan milyonlarca kişi sokaklarda yürüyor, protesto pankartları açıyor, ölmüş gibi kendilerini yerlere atıyor, İsrail'in kahrolması için avazları çıktığınca bağırıp çağırıyor. Ama ABD ve küresel çete şimdilik Netanyahu'nun arkasında duruyor. Adamlarını yedirmemeye çalışıyorlar.

Aslında bugünlerin geleceği, İsrail'de yapılan 1 Kasım 2022 seçimlerinden belliydi. Seçimlerde yüzde 24 civarında oy alan Likud lideri Binyamin Netanyahu, sırf hükümeti kurabilmek için aşırı sağcı, faşist partilerle koalisyon kurdu. İşte o koalisyon liderleri şimdi İsrail'in savaş kabinesinde yer alıyor. Her geçen gün şiddeti artırmak için birbirlerine gaz veriyorlar. Filistinlilerin insan olmadığını buyuran fanatik hahamlardan fetvalar alıp Gazzeli masumlara ölüm yağdırıyorlar. Fetvalarıyla binlerce mazlumun ölümüne yol açan hahamlar ise durumdan memnun.

1 Kasım seçimlerinde aşırıcı-ırkçı partiler iktidar ortağı oldu. Netanyahu liderliğindeki blokta yer alan aşırı sağcı Dini Siyonizm Partisi 14 milletvekiliyle yarışı üçüncü bitirdi. Aşırılık yanlısı Yahudi yerleşimcilerin desteklediği için "katillerin avukatı" diye anılan "Yahudi Gücü" lideri Itamar Ben-Gvir, Mescid-i Aksa baskınları gibi provokatif eylemleri ve işgal altındaki Kudüs'te Yahudi yerleşimcilerin şiddet eylemlerini teşvik etmesiyle biliniyordu.

Ülkenin en köklü yayın kuruluşlarından Haaretz gazetesi, Ben-Gvir'in zaferini; "Kahanizm kazandı. İsrail şimdi sağcı, dini, otoriter bir devrime doğru ilerliyor" başlığıyla vermişti.

The Jerusalem Post gazetesi ise Dini Siyonizm Partisinin sandıktaki başarısını, "Ben-Gvir'in artan popülaritesi İsrail demokrasisi için risk endişesi taşıyor" başlıklı haberiyle görmüştü.