Siyasal İslamın cenderesinde kadınlar

Geçenlerde sosyal medyada bir video izledim. İran'da başörtüsü takmayan genç bir kadına bir alışveriş merkezinde devlet görevlisi müdahale ediyordu. Adam, kadını el kol hareketleriyle uzaklaştırmaya çalışırken türbanlı ve çarşaflı kadınlar da görevliye destek olup kadına bağırıyordu. Bu tür olayları sık görmeye alışmış olanlar, hiç umursamadan yanlarından geçip giderken örtünmeyi reddeden kadın direniyordu.Aynı günlerde bir haber duyuldu. İran İslam Cumhuriyeti'nde "ahlak polisi" olarak bilinen İrşad Devriyeleri'nin yetkilerinde değişiklik yapıldığı açıklandı. Zorunlu başörtüsü ihlaline karşı görev yapanlar artık yalnızca uyaracak, bu zorunluluğa uymayanlar gözaltına alınmayacak denildi.İran Meclisi Ulusal Güvenlik ve Dış Politika Komisyonu üyesi Yakub Rızazade, "Başörtüsü ihlaliyle mücadelede kültürel birimlerin üzerine düşen rolü oynaması gerektiğini, polis devriyelerinin artık uyarı devriyesi olacağını, bundan sonra kültürel faaliyetlere daha fazla ağırlık verileceğini" bildirmiş.Rızazade'nin kastetiği "uyarma yöntemi", videoda gördüğüm şekilde uygulanacaksa, o baskıya tek başına karşı koymayı göze alamayanlar zorunlu olarak örtünmeye devam edecek demektir. Ama geçen yıl Mahsa Amini'nin ahlak polisi tarafından gözaltına alındıktan sonra yaşamını kaybetmesi ve ardından aylarca süren yoğun protestoları göz önünde bulundurursak direnenler de çok olacaktır.Geleneklere uygun giyinmediği bahanesiyle Mahsa Amini'ye ilk olarak kadınların saldırdığını düşününce, alışveriş merkezindeki genç kadına tesettürlü kadınların saldırması şaşırtıcı değil ama ürkütücü.BAŞKASININ MUTLULUĞUNU KENDİ İNANCI YÜZÜNDEN ENGELLEYENLERİran'daki bu olaydan birkaç gün sonra ise gazetemizde Çağdaş Bayraktar'ın bir haberi yayımlandı. İstanbul Tuzla'da parkta otururken erkek arkadaşına sarılan genç bir kadın, "Burası Müslüman ülke. Bu şekilde sizi görmek istemiyorum!" diyen başka bir kadının tekmeli saldırısına uğradı ve darp raporu aldı! Bu olayda da etraftaki insanlar tepkisiz kalmıştı... Siyasal İslamın cenderesi altında kalan toplumlarda, erkek egemen kültürün, "dini değerler", "ahlak", "manevi yapı" gibi gerekçelerle kurduğu baskı, hayatı özellikle kadınlar için nefes alınamaz hale getirmiş durumda. Bu yüzden, tanıdığım İranlı iki müzisyen kadın, geçen yıl Tahran'ı terk ederek Avrupa'ya yerleşti. Çünkü kadın oldukları için toplum önünde şarkı söylemeleri yasaktı. Muazzam bir ses ile doğuştan yetenekli olarak bu dünyaya merhaba demiş olsalar da hayatta onları en mutlu eden anlar şarkı söyledikleri, müzik yaptıkları