Basın özgürlüğü mü

İki gün önce 3 Mayıs'tı. Dünya Basın Özgürlüğü günüydü. Her ne kadar 1 Mayıs'ta özellikle İstanbul'da gazetecilerin payına yine şiddet düşmüşse de... Her ne kadar Erdoğan-Özel buluşmasıyla Erdoğan'ın 22 yıldır "Eyyy" diye haykıran o kükreyen sesi, munis, kimseyi aşağılamayan, küfür etmeyen, azarlamayan, yumuşak bir sese dönüşmüşse de değişen bir şey olmadı. Biz yine, olanlara bakalım:

'POTANSİYEL SUÇLULAR'

Aynı gün yazarımız Barış Terkoğlu yazdığı yazı ve haber nedeniyle İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi'nce iki yıl hapis cezasına çarptırıldı. Doğrusu Barış Terkoğlu, gazeteci olma, mesleğini en iyi yapanlardan biri olma nedeniyle, mesleğini yaparken o dik duruşunu hiç ama hiç bozmaması, ödün vermemesi, haksızlığa uğrayanın hakkını araması nedeniyle zaten oldum olası "potansiyel suçluydu"!

Bu kez "terörle mücadelede görev almış kişileri hedef göstermek" gibi bir gerekçeyle yargılanıyordu. Kara tartışmalara yol açtı!

Aynı gün CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, sadece 2024 Nisan ayında gazetecilerin tam 66 kez hâkim önüne çıktıklarını açıklıyordu.

YAPMAK SERBEST, YAZMAK YASAK

Aynı günlerde Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI), Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA) yurtdışından sayısız uluslararası sivil toplum kuruluşunun katılımıyla Mezopotamya Haber Ajansı'nda çalışan üç gazeteci (Esra Solin Dal, Mehmet Aslan ve Erdoğan Alayumat) için imza topluyordu. "Yetkilileri basın özgürlüğüne dair yükümlülüklerini yerine getirmeye ve tutuklu gazetecileri derhal serbest bırakmaya çağırıyoruz" diyorlardı.

Aynı günlerde RTÜK "torpile suçüstü" haberi nedeniyle NOW TV'ye ceza verdi. Torpil istemek, torpil uygulamak, ülkede sıradandır ama haberleştirmek yasaktır. Aynı gün TELE1'de Tansu Çiller eleştirildi diye ceza aldı.

Aynı günlerde Köln'de çok değerli bir gazeteci Celal Başlangıç hayata gözlerini yumdu. Türkiye ve basın tarihi onu ortaya çıkardığı çok önemli haberlerle, röportajlarla anımsayacak. 1989 yılında Cizre'ye bağlı Yeşilyurt köyü, jandarma, komando, özel tim ve diğer güvenlik güçlerince sarılıp ablukaya alınmış, köylülere yapılmadık işkence kalmamıştı. Köylülere insan dışkısı yedirilmişti. Gerekçe terörist aramasıydı. Köyde terörist de suç unsuru da bulunamadı. Neden sonra sorumlu komutan ceza alacaktı.

Celal Başlangıç dürüst, dik duruşlu, alçakgönüllü, yüzünden gülümsemesi eksik olmayan, dost canlısı bir insandı. On yaş küçüğümdü.