Merhaba...

Halikarnas Balıkçısı'yla, iki kez karşılaştım. Çocuktum. İzmir'deydik. İlkinde "misafirlikteydik." İkincisinde evimize gelmişti... Ben altı, o altmışlı yaşlarındaydı. İlk karşılaşmadan belleğimde kalan çatallı, pürüzlü, tutkulu, devasa bir ses... Bizi görünce öyle bir kocaman "Merhaba!" çekti ki benim ödüm koptu! Birkaç gün sonra bizim evde bir telaş bir telaş... Cevat Şakir Kabaağaçlı, "Merhaba" dediğinde yeri göğü inleten o yazar bize geliyormuş. Geldi. Kapıyı ben açtım. Elim, kocaman eli, ince uzun parmakları arasında kayboldu. (Çook yıllar sonra Sevgili Azra Erhad, bana o ellerin, yeryüzünün en güzel elleri olduğunu anlatacaktı!) Baş köşeye oturdu. Vee gürül gürül anlatmaya başladı. Hiç susmadı! Şimdi bugün bile gözümün önünde: Elleriyle ve kocaman açtığı kollarıyla anlatıyordu. Ha bire oturup kalkarak, havalara fırlayarak anlatıyordu. En çok Bodrum'u, Bodrum'un denizini, doğasını, Bodrum'un insanlarını anlatıyordu. Herkes onu dinliyordu. Ben daha o güne dek böyle bir adam görmemiştim. Ak düşmüş saçları çok uzun, çok isyankâr, çok darmadağınıktı. Üzerine çok bol gelen pantolonu, her ayağa kalkışta düşüyordu. Sık sık havaya saçılan o uzun parmaklar, pantolonun kemersiz beline yapışıyordu. Her fırlayışta, gömlek de isyan ediyor, her seferinde pantolonun içine sokuşturmaya çalışıyordu. Bol bol küfür ederek konuşuyordu. Çok geçmeden biz çocuklar "hadi odanıza" diye kışkışlandık... Kapı aralığından, rüzgârlarla, dalgalarla yarışan o ses bana ulaşıyordu. Üstelik, anlattığı o ilginç şeylerden çok, sadece küfürleri ve ayıp sözcükleri duyar ve seçer olmuştum! MERHABA'NIN ÖYKÜSÜGeçen yazıdan sözüm var: Anekdotlara devam... Merhaba öyküsünü, Balıkçı şöyle anlatıyor:"Çook eski zamanlarda uzun yolda karşılaşan iki seyyah, diğerine zarar vermeyi düşünmediğini düşmanca bir niyeti olmadığını anlatmak için, yaylarını gerip, oklarını uzağa atar ve 'Mir heba' yani 'Okum boşa gitsin' derlermiş. Zaman içinde bu söz, 'Merhaba' olarak girmiş konuşma dilimize..."Balıkçıya göre merhaba demek "Benden size kötülük gelmez" demektir. Ayrıca "Sabah şerifleri, akşam şerifleri, Allahaısmarladık" gibi sözcükleri de sevmez. "Bunların yerine basarım merhabayı, olur biter" der... Bir de "merhaba" sözcüğü eski harflerle yazıldığında yelkene benzer. Merhabayı sevmesinde bunun da etkisi vardır!ÇOCUKLARA YANITLARYıl 1967. Bodrum ortaokul çocukları, hastalanıp İstanbul'a giden Balıkçı'ya mektup yazar, sorular sorar. İşte Balıkçı'nın verdiği kimi yanıtlar: (Bunların tümü 23 Ocak 1979 tarihli Cumhuriyet'te yayımlanmıştır.)Deniz sevgisi ne zaman başladı "Saburluk durup dururken yedi metre boyunda çiçek açar. 'Saburluk bu çiçeği açmasını ne zaman aklına koydu' diye sorulur mu hiç! Ben mi denizi, deniz mi beni ne zaman