Bugün bayram! Sevinmek bedava!

Çocukken İzmir'de sokakta oynamanın tadını sonuna dek çıkarmış bir kuşaktan geliyorum ben... Mustabey'de, Gül Sokak bizim egemenliğimizdeydi. Biz dediğim, Küçük Ayşe, Büyük Ayşe, Mirella, Nazan, Ömür, Evelyn, Gabi, Turgut, Barbaros, Aydın, Stanley, Fahri, Enis... Sokağın bir ucundan ötekine fırlatılan "yakan top", tüm mahalleyi kapsayan saklambaç, bir tekmeyle havalanan muço... (Bilmeyenlere: muço, boş konserve kutusu demek!)br data-mce-bogus"1"

Ama bayram geldiğinde, hele ilk gününde bu egemenliğe derhal son verilirdi. Çünkü herkes, yani tüm çocuklar el öpmeye büyüklere ziyarete gitmek zorundaydı... Bizim aile de doğru Karşıyaka'ya... Neyse ki o el öpmelerin sonunda ya minik bir hediye ya şeker ya da 3-5 kuruş gelirdi, artık kime ne düşerse... Düşmeyen tek şey, günün sonundaki bayram sevinciydi. Büyükler Zeki Müren'le efkârlanıp, Müzeyyen'le coşarken, biz çocuklar akşam yine sokakta buluşur, bayram ganimetlerini paylaşırdık!

O günler çok gerilerde kaldı. Ah nerede o günler diye nostalji labirentlerinde kaybolmayacağım. Değişmeyen tek şey değişim! Sadece çocuklara, torunlara arada "bayram" kavramının sevinç, birlik, beraberlik, sevgi, saygı ve dayanışmayla ilgili olduğunu hatırlatsak bile bence o bile kârdır.

HAPİSTE BİR BAYRAM DAHA

Bu bayram benim aklım ve yüreğim yine hapiste olanlarda. Haksız yere hapiste olanlarda...

FETÖ savcıları, yargıçları tarafından mahkûm edilenlerde...

Neyle, hangi gerekçeyle yargılandıklarını bilmeden içeride yatanlarda...

Siyasi erkin, nefret ve kin duyguları, bedel ödetme inadıyla hapsedilenlerde...

Aklım ve yüreğim Atatürk ilkelerini savundukları, bağımsız Cumhuriyete ilişkin görüş bildirdikleri için hapiste olan Türk ordusunun şanlı komutanlarında...

Aklım ve yüreğim, tüm Türkiye'de yaşanan Gezi direncini birkaç insana yükleyen o akıl almaz iddianameyle hapiste tutulan arkadaşlarımızda. (MLSA -Medya ve Hukuk Öğrencileri Dava İzleme Koordinatörü Semra Petek yazdı: Gezi davasından 18 yıl hapse mahkûm edilen, Gezi olayları sırasında İstanbul'da dahi olmayan, bir ihbar nedeniyle üç yıldır hapiste neyle suçlandığını öğrenmeye çalışan Mine Özerden'in Kafkaesk serüvenini. İnternette bulup okuyun o yazıyı...)

Aklım ve yüreğim, adlarını dahi bilmediğim, daha nicelerinde...

İçeridekilere işkence edip, dışarıdaki yakınlarına ve sevenlerine bu işkenceyi yaşatanları bu bayram bir kez daha lanetlemekten kendimi alamazken tekrarlıyorum: Bir ülkede eğer haksız yere hapiste olan bir insan bile varsa, hiçbirimiz özgür değiliz.