Günlerdir aklımda Ahmet Erhan'ın "Oğul" adlı şiirinden iki dize bozuk plak gibi dönüp duruyor:
"Bir zamanlar dünya sandığım bahçeyi Ayrık otları, dikenler bürümüş."
... "Bir zamanlar dünya sandığım bahçeyi Ayrık otları, dikenler bürümüş."
... "Bir zamanlar dünya sandığım bahçeyi Ayrık otları, dikenler bürümüş."
Ah ne isterdim Ahmet Erhan hayatta olsaydı da bugünleri görseydi. Bak canım yavrum, günümüz üniversitelileri, liselileri o güzelim bahçeden ayrık otları dikenleri söküp atmak, bahçeyi yine rengârenk çiçeklerle donatmak için mücadele ediyor diye onu avutabilseydim.
DİKENLERÜlkemde şu son iktidar döneminde en büyük darbeyi hiç kuşkusuz eğitim alanı yedi. Bunları uzun uzun tekrarlamayacağım. Cumhuriyet okurları bunları çok iyi biliyor.
Laik, bilimsel, kamusal eğitime düşmanlık.
Öğretmene de öğrenciye de uygulanan ayrımcılık.
Emeği, liyakati, adaleti, fırsat eşitliğini yok saymak.
Eğitim sistemimizde tüm referansların dinselleştirilmesi. Cinsiyetçilik ve cins ayrımcı uygulamaların çoğalması. 444 bu acayip sistemle 1930'lardan beri kesintisiz süren en az 5 yıl olan zorunlu eğitim, özellikle kız çocukları için 4 yıla inmiş olması.
Diyanet İşleri Başkanlığı, çeşitli dini vakıf ve derneklerle işbirliği ve ortak projelerle, okulları çeşitli cemaat, tarikat ve dini gruplara teslim etmesi.
Din görevlilerinin okullarda "manevi danışman" sıfatıyla rehberlik yapması.
ÇEDES (Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum) ve mesleki eğitim merkezleri (MESEM) üzerinden çocuk işçiliğinin artışı.
Ve keyfi ve siyasi atamalarla gerici kadroların "proje okullara" atanmaları ve laik binlerce öğretmenin cezalandırılması.
Tüm bunlar en köklü, en nitelikli eğitim kurumlarımızı da kırıp dökmekten, karanlığa gömme çabasından başka bir şey değil.
AYVALIK'TATam da üniversite gençliği olsun, liseliler olsun en onurlu biçimde biat kültürüne teslim olmayacakların ilan ettikleri günlerde, geçen hafta sonu Ayvalık Belediyesi'nin ev sahipliğinde Ayvalık'ta Köy Enstitüleri'nin kuruluşunun 85. yılında "Fikir ve Kültür Günleri" gerçekleştirildi. Nejat Uygur Sineması salonlarında yer alan üç günlük etkinliğin kapanış konuşmalarını Aziz Nesin Vakfı yöneticisi, ressam Süleyman Cihangiroğlu ve ben yaptık.
Türkiye'nin gelmiş geçmiş en önemli eğitim ve aydınlanma modeli olarak bilinen Köy Enstitülerinin kapatılmasının hayatımıza ve kültür dünyamıza etkilerini konuştuk.
Yukarıda sizinle paylaştığım satırbaşlarını dile getirdim. Aziz Nesin Vakfı'nın Köy Enstitüleri ruhunu sürdürdüğünü görmek de çok sevindiriciydi.