Sevgili okurlar, bugün size İstanbul Devlet Opera ve Balesi'nden izlediğim o muhteşem "Romeo ve Juliet" balesini mi, yoksa Şahika Tekand topluluğu Stüdyo Oyuncuları'nın olağanüstü ve çarpıcı "Ölüyor mu ne" adlı oyununun mükemmelliğini mi paylaşsam diye düşünürken... Dün, öyle bir "darbe sabahı"na uyandık ki kendimi yazı yazabilecek durumda bulamadım. Bundan tam 11 yıl önce yazdığım yazıyı, sizlerle yeniden paylaşmaya karar verdim. Anımsayın o gün Türkiye yine bir seçimden geçiyordu!
İşte bugünlük ben susuyorum, bu köşeyi yukarıdaki başlığı taşıyan, 30 Mart 2014 tarihli Cumhuriyet'teki yazıma bırakıyorum:
"Ey bu meclisin aşağılık mensupları! Acele edin ve defolup gidin.
Oturumunuzu sonlandırmaya geldim.
Meclisi yaptığınız her icraat ile kirletmenize ve şerefsizleştirmenize artık kalıcı bir son vermeye geldim.
Siz ki fitneci, fesatçı meclis üyeleri, siz ki iyi bir hükümet olmak dışındaki her şey!
Kiralık sefil yaratıklar, zavallılar, ülkenizi en küçük şahsi çıkar adına satılığa çıkaranlar, birkaç kuruş için Tanrı'ya ihanet edenler, içinizde bir parça da olsun erdem kalmadı mı
Bir parça vicdan da mı yok
Atım kadar bile dindar değilsiniz!
Altın sizin yeni Tanrı'nız olmuş!
Satılığa çıkarmadığınız bir değer de kalmadı!
Ulusunuz adına iyi bir şey düşünemez misiniz
Sizi çıkarcı sürüsü, bulunduğunuz bu kutsal meclisi, o varlığınızla kirletiyorsunuz!
Tanrı'nın kutsadığı bu meclisi, ahlak yoksunu davranışlarınızla hırsızların ini haline çevirdiniz!
Halkın size verdiği yetkiyi kötüye kullandınız.
Siz ki halkın umutsuz dertlerine çare olmalıydınız. Kendiniz halka en büyük dert kaynağı oldunuz!