Olmayan suçlar... Yazılmayan iddianameler... Yazılıp uygulanmayan kararlar... Ve hukuk ile guguk arasında yaşamaya devam çabası... Tamam yakınmayı bırakıp sadede geliyorum:
Hayatımıza artık görsel kültür egemen. Bu hafta içinde ülke politikasından, ekonomisinden, toplumsal hayatından ve sanat dünyamızdan öyle fotoğraf girdi ki hayatımıza, hiç kuşkum yok benim gibi sizleri de uzun uzuuun düşüncelere ve duygulara yöneltmiştir. Kâh içim acıdı kâh öfkelendim, sinirden kahroldum, çıldırdım ama hiç şaşırmadım. Farkında mısınız, artık birçoğumuz hiçbir şeye şaşırmaz olduk!
BİR FOTOĞRAFA BAKMAKFotoğrafın değil, resim sanatının en sevdiğim ustalarından biri Paul Klee, "Bir göz görür, diğeri hisseder" demişti. Bence aynı sözü fotoğraf için de söyleyebiliriz. Örneğin ABD'de Erdoğan-Trump buluşmasında ya da Meclis'in açıldığı gün çekilen fotoğraflara baktığınızda bir gözünüz neler gördü, öteki gözünüz neler hissetti, neler algıladı
Özetleyeyim: Bir fotoğrafa baktığımızda onun sadece görünenle sınırlı olmadığını biliriz. Görünmeyenleri de algılarız, söylenmeyeni duyarız.
Bir başka sevdiğim ressam Rene Magritte, "Gördüğümüz her şey başka bir şeyi gizler; her zaman görünmeyeni, saklananı görmek isteriz" demişti.
Ve görünmeyeni, saklananı da algıladığımızda, kavradığımızda, fotoğraf sadece o anı dondurmakla kalmaz, geçmişle gelecek arasında da köprü kurar. Algılarımız, çağrışımlarımız ve birikimimiz o köprünün temel taşlarını oluşturur.
Susan Sontag'dan John Berger'e; Ansel Adams'tan Cartier-Bresson'a nice sanatçının fotoğrafa ilişkin söylemleri, şu yukarıdaki iki alıntının çeşitlemelerini, daha geniş anlatılarını kapsıyor.
YÜREĞİN AĞRIŞIMLARIFotoğrafa bakarken hani o "hisseden" gözümüz var ya... İşte o göz biraz içsel göz gibi. Ha bire çağrışımlar yapıp duruyor.
Washington fotoğraflarına bakan çok kimsenin akla gelen ilk çağrışımı ve ifade ettiği sözcük "kapitülasyonlar" oldu. Hani okula giden her çocuğun tarih kitaplarında okuduğu, öğrendiği, Osmanlı'nın batışını hızlandıran kapitülasyonlar. Bağımsızlığından vazgeçtiği kapitülasyonlar... Ankara'da tüm kulisleri sarsan, herkesin hayranlık, sevgi, aşk dolu gülücüklerle büyülenmiş gibi aynı noktaya odaklandığı resepsiyon fotoğrafları kimlerde ne çağrışımlar yarattı bilemiyorum ama bana ilk anda bir şiiri çağrıştırdı. Sonra baktım ki yalnız değilim. Benim gibi çok insan aynı şiiri düşünüyor. İçinde aşk sözcüğü geçen ama pek de aşkla ilgisi olmayan bir şiir.
AŞK MI DEDİNİZDaldan dala atlıyorum ama aşk sözcüğü üzerinde bir an duralım: En kısa en açık seçik söyleyecek olursak:
Aşk dediğin ölümün tersidir, karşıtıdır. Aşk özgürlüktür. Aşk, yaratıcılıktır. Oysa o fotoğraflarda...