Ergenlik kapıyı çarpınca ne yapmalı

Akran zorbalığı son dönemlerde en çok karşımıza çıkan şiddet türlerinden. Ergenlik giderek içinden çıkılmaz bir girdap gibi görünüyor. Peki, öyle mi "Ergenlik Kapıyı Çarpınca" kitabının yazarı Doç. Dr. Saniye Bencik Kangal ile konuştuk.


Ergenlik dönemi deyince hangimizin tüyleri diken diken olmuyor Sanki kendimiz hiç ergen olmamışız, sanki tek ergen çocuğu olan bizmişiz gibi, hayatın olağan bir parçası olan bu dönemden çok korkuyoruz. Fiziken inanılmaz bir hızla büyüyen miniğimize artık söz geçiremiyor, onu güldüremiyor, odasından çıkaramıyoruz. Kapalı kapılar ardında neler konuşuyor, kimlerle neler yaşıyor, neden bizimle konuşmuyor, ben bu çocuğa nasıl ulaşabilirim diye içimiz içimizi yiyor. Bu satırlar size de tanıdık geldiyse korkmayın, yalnız değilsiniz ve iyi haber; geçecek. Çocuk gelişim uzmanı Doç. Dr. Saniye Bencik Kangal, ergenlik döneminde çocuğu olan ailelere destek olmak ve doğru bir iletişim ile sorunlara çözüm yolları önermek amacıyla "Ergenlik Kapıyı Çarpınca" adlı bir kitap yazdı. Kronik Kitap'tan çıkan eser, beyin gelişiminden sosyal ilişkilere, bağımlılıklardan çatışma ve sınırlara, gelecek kaygısından sınavlara pek çok konuda örnekler ve araştırmalar var.

Ergenlik her dönem zorlayıcı ve korkulan bir dönem olarak adlandırılmış ama günümüzde daha mı zor

"Eyvah çocuğum ergenliğe giriyor," diye korkuyoruz. Ya da çevreden korkutuyorlar. Halbuki normal, gelişimsel, gelip geçici bir dönem. Hatırlayalım; bebekken de uyutamıyorduk, okula alıştırırken zorlandık. Her zaman zorluklar vardı. Ama ergenliği normal kabul etmekten vazgeçtik. Şunu unutuyoruz: Ergenlik eşittir gençlik. Hayatın en unutulmaz dönemi başlıyor aslında. Biz çok büyülü bir dönemden geçtiklerini düşünmüyoruz da çok belalı bir dönemden geçtiklerini düşünüyoruz ve kurtulunması gereken bir dönem gibi görüyoruz. Tabii ki algılarımız düşüncelerimizi, düşüncelerimiz de davranışlarımızı etkiliyor. Biz çocuğa, çocuk da bize tepkisel yaklaşıyor. Sonuç olarak iletişimsel bir uçurum ortaya çıkıyor. Hepimiz çocukla iletişimi sağlam tutup, bu yolculuğu en iyi şekilde atlatabiliriz.

Ergenlikle ilgili kitap yazma fikri nasıl ortaya çıktı

Bütün makaleleri ve kitapları döktüm ama çok az Türkçe kaynak var. Olanlar da daha akademik, ders kitabı tadında. Ben de bilimsel ancak anne-babaların anlayabileceği dilden, bizden hikâye ve örneklerle hemen her konuya değinmeye çalıştığım bir kitap yazdım. Cinsel gelişimle ilgili kısmı yazarken çok zorlandım. Bilgilendirici ve kapsayıcı yazmak istedim ama biliyorum ki bazıları bundan rahatsız olacak. Mesela ilk gece boşalmasını yazmak istiyordum ama zorlandım. Regli daha rahat konuşuyoruz ama oğlan çocukların ergenliğe girişini hiç konuşmuyoruz. Sanki çocuk bunu hiç yaşamıyormuş gibi. Çocuğumuzun bedensel ve hormonal gelişimini görüyoruz ama bunlar hep kapalı kapılar ardında yaşanıyor. Sonra da diyoruz ki nereden öğreniyor bunları. Utanılacak bir şey değil, bedenin fizyolojik olarak sağlıklı geliştiğini gösteren şeyler. Bunları da hikâyelerle anlattım.

Bağımlılık deyince bizde hep ekran bağımlılığı konuşulur ama madde bağımlılığı pek anlatılmıyor...

Çeviri kaynaklarda bu konular çok detaylı anlatılıyor ama ben alkol ve madde bağımlılığından çok üstü kapalı bir şekilde bahsettim. Çok isterdim daha ayrıntılı olmasını ama açık açık yazamadım. Oysa bizim çocuklarımız da alkol deniyor, madde bağımlılığı da ne yazık ki yaygın. Bunların önüne geçilmesi için de çok ciddi politikaların izlenmesi gerekiyor. Ergenlik döneminde akranının gözüne girmek, bir grubun parçası olmak her şeyden önemlidir. Bu uğurda sağlıklarını bile tehlikeye atabilirler. Bebeklik döneminde nasıl annenin kucağında olmak her şey demekse, ergenlikte de grubun parçası olmak öyle.

Peki, bunun gibi riskli durumlarda, ergenin kendine zarar vermemesi için kuvvetli bir irade nasıl oluşturulur

Bu birden bire olabilecek bir şey değil. Doğduğu andan itibaren, sevgi dolu, şefkatli, duygularını anlayan bir ailede büyüdüğünde, çocuk "Ben bunu yapmayacağım," diyebiliyor. Ama duyguları görülmemiş, örselenmiş, istismara uğramış çocuklar, kabullenilmek için farklı yollara sapıyor. Ben çok sevilen bir çocuğun yanlış yola saptığını görmedim. Çocuklar çok sevgiden şımarmaz. Sonra alamadığı sevgi için her şeyi yapıyorlar. Ama bu her dediğini yapmak demek değil. Sınır koymayı da bilmek lazım.

Fiziksel olarak çok hızlı büyüyorlar ama beyinlerinde neler oluyor

Bir araştırmada iki yaşındaki çocukların risk alma davranışı ile 15 yaşındakiler incelenmiş. 15 yaşındaki çocuğun, iki yaşındakine göre risk alma ihtimali daha fazla. Ergenlikte çocuğumuzun beyni iki katlı bir ev gibi ve üst kat hâlâ bitmemiş. Mantıklı düşünmeyi sağlayan prefrontal korteksin olgunlaşması 20-25 sene sürüyor. Yani hâlâ mantık, riskli davranışlar, dürtüsellik gelişmekte. Zaman yönetimi de üst beyinle ilgili bir şey ama biz bunu çocuklara öğretmiyoruz. Okul başlıyor, sürekli "Ödevini yap," diye ikaz ediyoruz ama ona zamanını yönetmesini öğretmiyoruz. Çocukların beyinleri hâlâ gelişim hâlindeyken, biz onları iki büyük sınava sokuyoruz ve ömür boyu yapacakları mesleği seçmelerini bekliyoruz. Ailelerin ciddi gözlemci olması lazım. Hangi alanlarda yetenekli, istekli bunlara bakıp, doğru yönlendirmeli.

Bu dönem aynı zamanda ayrışma ve her iki taraf için de yas süreci. Neler oluyor bu dönemde

Çocuğun bağımsızlaşmasına izin vermek lazım. Elbette güvenli alanlar içinde sınır koyarak. Sadece annelik ya da babalık üzerinden kendimizi gerçekleştirdiysek, bu dönem daha sancılı geçiyor. Kuralları birlikte belirleyip, bir miktar uzakta durmalıyız. Bu tam bir kopuş değil, gelişimsel bir geçiş. Bırakalım kimliğini inşa etsin. Ergenlik kimlik inşa dönemi ve biz onun paçasından çekiştirirsek o kimliği inşa edemez. Bırakalım arkadaşları konusunda hayal kırıklıkları yaşasın, üstesinden gelmeye çalışsın, bazen akademik olarak başarısız olsun, biz istediği an yanında olalım.