Tıp Etiği ve Tarihi Uzmanı Prof. Dr. Nesrin Çobanoğlu Yüksel: Sağ-sol çatışmasında yediğim 'serseri kurşun' beni

Türkiye'nin en köklü eğitim kurumlarından, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün talimatıyla 1926 yılında temelleri atılan Gazi Üniversitesi'ndeyiz… Yanımızda Tıp Fakültesi Tıp Etiği ve Tarihi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Nesrin Çobanoğlu Yüksel var. Bu hafta kutlayacağımız Cumhuriyet Bayramı öncesinde hem Cumhuriyet'in tıp devrimini konuştuk hem de kendisi de bu devrimin bir sonucu olan Prof. Çobanoğlu'nun hikâyesini dinledik.

1- BU hafta Cumhuriyetimizin 102. yılını kutlayacağız. Cumhuriyet, bir rejim değişikliğinin ötesinde her alanda ülkemizi çağdaş medeniyetler seviyesine taşıyan devrimlere imza attı. Etkilerini net olarak görebileceğimiz alanlardan ikisi kadınların erkeklerle eşit olarak kamusal hayata katılabilmelerine olanak veren kadın devrimi ve sağlık hizmetlerinin topluma yayılmasını amaçlayan tıp devrimi. Bunları bünyesinde bulunduran bir isimle, Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıp Etiği ve Tıp Tarihi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Nesrin Çobanoğlu ile birlikteyiz.

Zeynep Bilgehan -Prof. Dr. Nesrin Çobanoğlu Yüksel

ALTI ÇOCUĞUN EN KÜÇÜĞÜ

Nesrin Günebakan (Çobanoğlu), Gaziantepli bir ailenin altı çocuğundan en küçüğü olarak Elazığ'da dünyaya geliyor. Çobanoğlu, "Gaziantep savaş sırasında en çok sıkıntı çeken yerlerden biridir. Kurtuluş Savaşı'ndan sonraki yıllarda doğan annem ve babam genç yaşta evlenmişler; annem 14, babam 17 yaşındaymış" diye başlıyor anlatmaya: "Uzun yıllar Antep'te yaşadıktan sonra Elazığ'a taşınıyorlar. Babam makineler konusunda bir deha. Elazığ'ın ilk halı fabrikasını kurmak için geliyor. Ben Elazığ'da, ailenin yıllar sonra doğan son çocuğuyum. Bu sırada en büyük ağabeyim İTÜ'yü bitirmişti..."

Haberin Devamı

HAYALİ CUMHURBAŞKANLIĞI

Evdeki herkes okumaya meraklı olunca evin küçük çocuğu da geniş kütüphaneli bir evde büyüyor. Her dönem okul birincisi oluyor. Ufku da geniş; 4-5 yaşlarında cumhurbaşkanı olma hayalleri kuruyor. Çobanoğlu, "Sıradan bir çocuk olarak bunun hayalini kurabiliyor olmak, Cumhuriyet'in etkileriyle demokrasinin ne kadar gelişmiş olduğunun bir kanıtıdır" diyor. Meslek seçimiyle ilgili tercihi o henüz lise birinci sınıftayken başına gelen vahim bir olayla değişiyor…

2-ELİNİ DOLABA UZATIYOR VE…

Sene 1977… Her sene yarışmalarda derece yapan, dönemleri birincilikle bitiren Çobanoğlu, Deneme Lisesi Matematik Bölümü'nde birinci sınıfa başlayacak. Aylardan eylül. Okul yeni açılacak. Ancak 1970'lerin sonu Türkiye'de sağ-sol çatışmalarının da zirve yaptığı yıllar… Sokaktan gelen kurşun sesleri onlar için artık bir rutin olmuş. 14 yaşındaki Çobanoğlu okula gitmek üzere bahçeli evlerinden dışarı adım atacakken annesi dışarıdan gelen kurşun seslerinin artması üzerine ona, "Nesrin istersen biraz oyalan, dışarıdan çok sesler geliyor" diyor. Bu uyarı üzerine genç kız mutfağa yöneliyor. Üzerinde üniforması, bardak almak için elini dolaba uzattığı sırada, bir anda bir darbeyle sarsılıyor… Devamını kendinden dinleyelim: "Bana çok şiddetli bir şeyin çarptığını hissettim. Görünürde bir şey yoktu ama sonradan kurşun olduğunu anladım. Göğüs kafesimden girip iç organlarımı delmiş. Çok ağır bir yaralanma…"

Haberin Devamı

3- TIBBA İLGİM HASTANEDE GEÇEN İKİ AYDA BAŞLADI

Derhal Elazığ Sigorta Hastanesi'ne kaldırılıyor. Hasar büyük; akciğerleri, karaciğeri ve midesi delinmiş, kalp zarı zarar görmüş, kolon parçalanmış. Ameliyatların devamı için Diyarbakır Sigorta Hastanesi'ne sevk ediliyor. Bir ay yoğun bakımda, bir ay da serviste kalıyor. Çobanoğlu anlatıyor: "Ne yazık ki başından itibaren her anını hatırlıyorum. Çok büyük bir acı içindeydim. Hasarın ne olduğu anlaşılsın diye başta ağrı kesici verilmediğinden özellikle ilk saatlerde çok ağrı çektim. Midem delindiği için bir buçuk ay su içemedim; çok susadığımı hatırlıyorum. Hemşireler, cerrahlar, bütün sağlık ekibi hayatımı kurtardı. Böylece hastane ortamını, hemşirelerin, cerrahların ne kadar önemli olduğunu gördüm. Daha önce düşünmediğim tıbba ilgim o zaman başladı."

Haberin Devamı

4-TIBBA İLGİM HASTANEDE GEÇEN İKİ AYDA BAŞLADI

Derhal Elazığ Sigorta Hastanesi'ne kaldırılıyor. Hasar büyük; akciğerleri, karaciğeri ve midesi delinmiş, kalp zarı zarar görmüş, kolon parçalanmış. Ameliyatların devamı için Diyarbakır Sigorta Hastanesi'ne sevk ediliyor. Bir ay yoğun bakımda, bir ay da serviste kalıyor. Çobanoğlu anlatıyor: "Ne yazık ki başından itibaren her anını hatırlıyorum. Çok büyük bir acı içindeydim. Hasarın ne olduğu anlaşılsın diye başta ağrı kesici verilmediğinden özellikle ilk saatlerde çok ağrı çektim. Midem delindiği için bir buçuk ay su içemedim; çok susadığımı hatırlıyorum. Hemşireler, cerrahlar, bütün sağlık ekibi hayatımı kurtardı. Böylece hastane ortamını, hemşirelerin, cerrahların ne kadar önemli olduğunu gördüm. Daha önce düşünmediğim tıbba ilgim o zaman başladı."

Haberin Devamı

Beşinci yaş doğum günü.

5- REKOR PUANLA CERRAHPAŞA'YA

Üniversite sınavında rekor bir puanla ilk tercihi olan Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'ne giriyor. Sene 1980... Okula kaydolduğu gece 12 Eylül Darbesi yaşanıyor. Çobanoğlu: "Tıbbı çok sevdim. Cerrahpaşa'da ameliyatları izleyebildiğimiz camlı bir bölme vardı. Hep oradaydım. Acil serviste gece nöbetlerine kalır, vakaları izlerdim. Lunapark kazası olmuştu ve bütün hastane ağır yaralılarla doluydu. O gece ilk dikişimi bir erkek hastanın kafasına atarken geçirdiğim ip, sanki onun değil benim vücudumdan geçiyor gibiydi!"

SENE 1981

6- BİLGİ KADAR ETİK DE ÖNEMLİ

Cerrahiyi sevdiği ve kadın hakları konusundaki duyarlılığı sebebiyle uzmanlık olarak kendi deyimiyle 'doğum gibi bir mucizevi başlangıç' içerdiğinden kadın doğum hekimliğini düşünüyor. Ancak mecburi hizmet tecrübesi onu başka bir alana yönlendiriyor: "Uygulama ve gerçekler çok şeyi değiştirdi… Kurada Nevşehir acil servis çıktı. Acilde her tür vaka ile ve insana dair birçok ilginç olay yaşadım. Canla başla çalışmaya başladım ama düzgün yönetilmediğimizi düşünüyordum. İyi yönetilmedikten sonra çok iyi hekim olsan bile anlamı yok. Bunun üzerine Mülkiye aşkım yeniden alevlendi, felsefe ve tıbbın kesişimindeki tıbbi etikten başka şey düşünemez oldum…"