Dünyada herkesin mutabık olduğu hiç mi alan yok Var; Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü (OPCW). OPCW, çalışmalarıyla 2013 yılında Nobel Barış Ödülü'nü kazanmıştı. Ödülü de kurum adına bir Türk almıştı; o dönem genel direktörlük görevini yürüten Ahmet Üzümcü… Hem kendi hikâyesini dinlemek hem de ortalığın karmakarışık olduğu şu günlerde bize tecrübelerini anlatması için kapısını çaldım…
Ahmet Üzümcü, 1951 yılında İzmir'in Kemalpaşa ilçesine bağlı Armutlu Köyü'nde dünyaya geliyor. Aile, o iki yaşındayken İzmir'e taşınıyor. Çocukluğu bu sahil kentinde geçiyor. Babasının sanayi malzemeleri satan küçük bir ticarethanesi var. Mütevazı bir eğitim görmüş babanın dileği, oğlunun ileride kendisine yardım etmesi… Üzümcü anlatıyor: "İzmir Fransız Ortaokulu'nu bitirdikten sonra plan eğitimime Atatürk Lisesi'nde devam edip İzmir'de işletme okuyup babamla çalışmaktı, fakat insan hayatı tesadüflere bağlı… İzmir'de bir arkadaşıma rastladım. Onun teşvikiyle Galatasaray Lisesi sınavına girdim ve kazandım."
Haberin DevamıÇAVUŞESKU'YA MİHMANDARLIK
Lise son sınıfa geldiğinde artık aklında başka bir düşünce var: "Daha çok kitap okumaya başladım; seyahat etmek istiyor, dünyada ne olup bittiğini merak ediyordum. Bunun en iyi yolu Dışişleri mesleğiydi. Babam bu kararımdan pek memnun olmadı… 1971 yılında Mülkiye'yi kazandım. Mezuniyetten sonra da Dışişleri Bakanlığı'nın sınavına girdim. Babamın meslek seçimimle ilgili sorgulaması ben büyükelçi olana kadar devam etti (gülüyor). 1976'da, İhsan Sabri Çağlayangil'in Dışişleri Bakanlığı döneminde Protokol Dairesi'nde işe başladım. İlk görevlerden biri Türkiye ziyaretinde Romanya Başkanı'nın oğlu Nicu Çavuşesku'ya mihmandarlık yapmaktı."
ASALA TEHDİDİ ALTINDAYDIK
Yurtdışı tecrübelerinin hepsinden ilginç anekdotları var. İlk görev yeri Viyana: "Vatandaşlarımızın çok sorunları vardı. Çok şey öğrendim. ASALA terör örgütünün de aktif olduğu yıllardı. Evin etrafında şüpheli şahıslar gördük. Avusturya polisine bildirdik. Polis, tehdidi ciddiye alarak evi gözetim altında tuttu. İşe polis eskortuyla gidip geliyordum. Ermeni arkadaşlarımız etrafımda koruma gibi dolaşıyordu. Bir yıl sonra tarif ettiklerimize benzer kişilerce çalışma ataşemizin arabasına bomba kondu; Erdoğan (Özen) Bey hayatını kaybetti."
Haberin Devamı
Zeynep Bilgehan - Ahmet Üzümcü
KOZMOPOLİT HALEP
Bir sonraki durak Halep: "Halep tam bir Osmanlı şehridir; Türkmenler, Ermeniler, Rum Ortodokslar, Sünni Araplar, Süryaniler, Alevi Araplar... Bu kozmopolit şehirde iki yıl geçirdik. Sene 1982-1984. Müslüman Kardeşler ve rejim arasındaki çatışmalar büyük ölçüde sonlanmıştı. Rejimin ne kadar katı ve acımasız olduğunu izleme imkânımız oldu. Siyasete karışmayanlara dokunmuyorlardı. İnsanların o yoklukta kendi işlerine odaklanıp bir şekilde geçimlerini sağlayabilmelerine şaşırmıştım."
SENE 1975 - Mülkiye son sınıfta
KİMYASAL SİLAHLAR NASIL YASAKLANDI
"1907'de, Lahey'deki barış konferansında zehirlerin savaşlarda kullanımı yasaklanıyor. Ancak Birinci Dünya Savaşı'nda Almanlar klor gazı kullanıyor. İlk anda beş bin asker ölüyor. 1917'de Almanya, Fransa ve İngiltere arasında hardal gazı kullanılıyor. Bu dönem bir milyon kişi üzerinde kimyasal silah kullanılıyor; 90-100 bin kişi hayatını kaybediyor. Sivilleri etkilediğinden askerler de bu silahların kullanımına karşı çıkıyor. 1925 yılında Cenevre Protokolü geliştiriliyor ama ülkeler kimyasal silah geliştirmeye devam ediyor.
Haberin Devamıİkinci Dünya Savaşı'nda kimyasal silah kullanılmıyor. Hitler'in Birinci Dünya Savaşı'nda kimyasal silaha maruz kaldığı için karşı olduğu, Churchill'in isteğine generallerinin karşı çıktığı söyleniyor. 1980'li yıllarda ABD ve SSCB, savaştaki etkinliği azaldığı, külfeti arttığı için kimyasal silahların yasaklanması için adım atıyor. İran-Irak savaşında Halepçe'de sivil halka karşı kimyasal silah kullanımı dünyada infial yaratıyor. OPCW, 1997 yılında faaliyete başlıyor. Bugün 193 ülke taraf. Deklare edilen kimyasal stokların tamamı, 97 kimyasal üretim merkezinin 74'ü imha edilmiş. Türkiye taraf olurken herhangi bir kimyasal silah deklare etmemiş."
Haberin DevamıNOBEL BÖYLE GELDİ
OPCW, 2013 yılında Nobel Barış Ödülü'ne layık görüldü. Üzümcü: "Silahsızlanma dünya barışına ve güvenliğe önemli bir katkı. ABD, 29 bin ton stokun imhasını 2023'te, Rusya ise stoklarının imhasını 2017 yılında sona erdirdi. Tüm ülkeler bir uluslararası örgütün gözetiminde dünya barışına katkıda bulundukları düşüncesiyle bu işi yaptılar."
SENE 2013 - Oslo'da OPCW adına Nobel Barış Ödülü madalyasını alırken
NATO'DA ÖĞRENDİKLERİM
Üzümcü, 1986 yılında NATO Daimi Temsilciliği'ne atanıyor: "Silahsızlanma konuları ön plandaydı. NATO Uluslararası Sekreteryası Siyasi İşler Bölümü'nde geçirdiğim beş yılda meselelere sadece ulusal perspektiften bakarak değil, çok taraflı görüşlerle ortak çıkarların nasıl gözetildiğini, biraz tavizle ne kadar kolay karar birliğine ulaşılabildiğini gördüm. Uzlaşı kültürüyle, meselelere daha geniş perspektiften ve uzun vadeli bakılırsa, ülkeler empati yaparlarsa çok taraflı diplomasi mekanizması pekâlâ işleyebilir"
Haberin Devamı
SENE 2010 - BM Genel Sekreteri Ban KiMoon ile
ZOR YILLAR
Üzümcü, 1999-2002 yıllarını Tel Aviv'de büyükelçi olarak geçiriyor: "İkinci intifada yıllarıydı ama iki ülke arasındaki ilişkiler iyiydi. İki devletli çözüm ümidi vardı. Biz de bunu destekliyorduk. Sonra maalesef Ariel Şaron geldi, Arafat'ı Ramallah'ta ev hapsine koydular. Türkiye'nin İsrail'le ilişkilerinin iyi olması süreçte etki imkânı yaratıyordu." 2002 yılında NATO Daimi Temsilciliği'ne atandı. Yine zor yıllar; ABD Irak'a harekât yapmaya hazırlanıyor… Üzümcü: "1 Mart Tezkeresi olayı ABD ile ilişkileri zedelediyse de müzakerelerle istediğimiz gibi Patriotlar Türkiye'ye yerleştirildi. 2004 yılında NATO zirvesi İstanbul'da yapıldı. Bu, bize gösterilen önemin bir işaretiydi."