Bu, küçük yaşta babasını kaybetmiş, kısıtlı şartlarla büyümüş bir çocuğun fırsat eşitliği ve eğitimde desteğin yarattığı imkânlarla hayatı bambaşka bir yöne evrilmiş hikâyesi... Kalp hastası annesinin ölümü göze almasıyla dünyaya geliyor. Prof. Dr. Cengiz Köksal, annesinin hastalığı olan mitral kalp kapakçığı alanında geliştirdiği ameliyat tekniğiyle tıp literatürüne geçti.
Hayata gelişi dramatik bir hikâye barındırıyor... Cengiz Köksal, 1968 yılında Afyon'da dört çocuklu bir çiftin en küçüğü olarak doğuyor. Bu kolay bir doğum olmuyor zira annesinin bir kalp rahatsızlığı var; mitral kapak hastası. Ateşli romatizmaya bağlı olarak gelişen bu hastalık o dönem Anadolu'da oldukça yaygın. Annesi Neriman Hanım, üçüncü çocuğunu doğururken bu rahatsızlıktan mustarip olduğunu öğreniyor. Doktorlar, hem anne hem bebeğin hayati riski olduğunu söyleyerek anneyi dördüncü doğumdan vazgeçirmeye çalışıyor. Ancak o ısrar ediyor; 'Bu çocuğu doğuracağım, doktor olacak, bu hastalığa tedavi bulacak.' Bebek sağlıklı dünyaya geliyor, anne de hayatta kalıyor. Ancak kaderin kötü bir oyunu; baba, bebek henüz iki yaşındayken ani bir şekilde hayata veda ediyor. Köksal, "Tam sebebini bilmiyoruz ama kalp krizi olduğunu tahmin ediyoruz" diyor.
Haberin DevamıSIK SIK DOKTORA GİDERDİK
Anne Neriman Hanım, doğumu sağlıklı atlatsa da sonra bir kalp ameliyatı olmak zorunda kalıyor. Dört çocuğunu tekel müdürü eşinden kalan emekli maaşıyla büyütüyor. Köksal, "Yirmi metrekare odada dört kardeş ve annem soba etrafında ısınmaya çalışırdık. Ekonomik olarak sıfırın da altında bir durumdaydık. Buna rağmen güzel bir çocukluk geçirdim. Uyanıp pencereyi açtığım zaman Afyon Kalesi'ni görüp keyiflenirdim. Zayıf bir çocuk olduğumdan sık sık doktora giderdik. Annemin mitral kapak hastalığından dolayı anne karnında gelişimim çok iyi olmamış. Geleceğimle ilgili de hiçbir fikrim yoktu. Herhangi özel bir merakım yoktu."
Zeynep Bilgehan - Prof. Dr. Cengiz Köksal
DARÜŞŞAFAKA SAYESİNDE
Ancak ilkokuldaki öğretmenleri onun geleceğini düşünüyor: "Bir gün okul müdürünün beni ve annemi çağırdığını, 'Bu çocuğu Darüşşafaka imtihanına sokalım. Yetim çocukları alıyor' dediğini hatırlıyorum. Annem yaşım küçük diye itiraz ettiyse de müdür ısrar etti. Ağabeyimle İstanbul'a geldik. Ben dokuz, ağabeyim 14 yaşında. Bizim için İstanbul tıpkı Türk filmlerindeki gibi... Sınavı kazanınca annem yine itiraz etti ama sonunda kabul etti. Darüşşafaka'ya girdim. Başlarda bir kültür şoku yaşadım. 10 yaşında ailesinin yanından yatılı okula gelmiş bir çocuktum... Şefkatli bakımla sonra adapte oldum. Ortaokul öğrenciliğim vasat geçti. Lisede açıldım. Her yıl dönem birincisi oldum."
Haberin Devamı
SENE 1975 - Afyon
HASTALARIN İYİLEŞTİĞİNİ GÖRMEK BENİ MUTLU EDİYORDU
Üniversite tercih dönemi geldiğince seçimini 'karın doyuran meslek'lerden yana yapıyor: "Ya mühendis olacağım ya avukat ya doktor... Çapa Tıp Fakültesi'ni kazandım. Vasat bir öğrencilik yaşadım. Başka türlü okuma imkânım olmadığından Darüşşafaka dahil pek çok yerden burs alıyordum. Öğrenciliğim boyunca yurtdışı hastanelere staja gittim. İlgimi çeken iki şey vardı. Birincisi başarılı olmak, aç kalmamak. İkincisi; hastaların iyileştiğini görmek beni mutlu ediyordu. Madem tıp fakültesindeydim bu işi çok iyi yapacaktım. Bu işi yapmanın yolu iyi iletişim kurmak, İngilizce bilmek, yurtdışına gitmek, çok çalışmak, hastanede çok vakit geçirmekti. Doktorluğa hayatta başarılı olup hayatımı idame ettirebilmek için başladım ve günün sonunda tıp fakültesine girince de mesleğimi çok sevdim. Hastaların mutlu olması, iyileşmesi çok acayip keyif verdi bana."
Haberin Devamı
SENE 1980 - Darüşşafaka yılları
KALP ÖZEL BİR BRANŞ
Uzmanlık alanı olarak kalp konusunu seçti: "Kalp cerrahisi özel bir branş. Annem mutluydu; 'Bu çocuk iki kiloyken şimdi doktor oldu' diyordu." Annesinin hastalığının kalp konusunu seçmesinde etkisi var mıydı Köksal: "Belki bilinçaltının işidir. Özellikle uğraştığım alan annemin hastalığı olan 'mitral kapak cerrahisi' oldu. İhtisasım sırasında annemi kaybettik. Ben kalp damar cerrahisine devam ettim. Avrupa Birliği'nin Leonardo bursuyla Portekiz'e gittim ve orada mitral kapak tamiri yapan uzmanlarla çalıştım. Üç ayın sonunda karar verdim: mitral kapak tamiri yapacaktım."
SENE 1995 - Annesi Neriman Hanımile
'YILIN DOKTORU' SEÇİLDİ
2017 yılında Bezmialem Vakıf Üniversitesi'nden profeörlük ünvanını alan Cengiz Köksal, bugün geliştirdiği mitral kapak ameliyatıyla tıp literatürüne girmiş. Bilime ve sağlık hizmetine sunduğu katkılardan dolayı 2018 yılında İbni Sina Kanunu Tıp 1000. Yıl Ödüllerinde 'Yılın Doktoru' seçildi. Ne yaptığını anlamak için önce kalp içinde bir gezintiye çıkalım: "Kalp kapağı, kanın kalp içinde odadan odaya geçişine izin veren kapılar gibidir. Bu kapılar bazen kapanıyor, bazen açılıyor. Açılması gerektiği zaman kapalı durursa, kapanması gerektiği zaman da açıklık olursa buna 'kapak hastalıkları' diyoruz. Belli zamanda açılmıyorsa darlık belli zamanda kapanmıyorsa da kaçak oluyor. Ani ölüm azdır, yavaş ilerler. Nefes darlığıyla başlar."
Haberin Devamı
SENE 1983
ÇARESİZLİKTEN YÖNTEM GELİŞTİRDİK
Tedavi eskiden zor bir ameliyat gerektiriyormuş: "Göğsü testereyle açıp kalbi üç, dört saat durduruyorduk. Kalbi durdurmadan, yabancı bir şey olmadan kendi dokusuyla kapağı tamir etmeliydim. Bu konu üzerine çalışan cerrahlara gittim. Teknoloji nerede varsa o trendi yakalamaya çalıştım. Avrupa'da, Amerika'da bu kapakların yüzde 60'ı, 70'i tamir oluyorken Türkiye'de bu oran yüzde 10. Çok düşük çünkü yapan yok. Dünyada yapılan yöntemi Türkiye'de yapmaya başladım. Kalp cerrahisinde iki üç tane teknik vardır Türkiye'den dünya literatürüne giren bir tanesi bizim. Çaresizlikten yaptık. Türkiye'ye özel ateşli romatizma geçirmiş hasta grubu için özel bir tamir tekniği geliştirdik. Dünyada uygulanan kapak tamir tekniğini o kapak için uyarladım. Annemi kalbine takılan yabancı madde yüzünden kaybetmiştik..."