Geride bıraktığımız yıllarda içimizdeki bazı dostlarımızın başka partiler ile ileri düzeyde ilişkileri olurdu!
Mesela Demirel ile güzel ilişkileri vardı!
Mesela Özal ile sıkı dostlukları bulunuyordu!
Onların bu ilişkileri ve dostlukları zaman zaman aramızda tartışma konusu olurdu!
Çok sevdiğimiz ve sözlerine büyük değer verdiğimiz bir büyüğümüz bu tür tartışmalara tanık olduğu zaman hafiften gülümser ve "varsın olsun, yüzde 51'leri bizden" diye bizleri teselli ederdi!
Yani o dostlarımızın başka partiler ve öteki liderler ile kurmuş oldukları ilişkilerin netice itibarıyla bizim işimize yarayacağını ifade ederdi!
Aradan uzun yıllar geçti!
Şimdi de pek çok dostumuz benzer ilişkiler içindeler!
Ancak Millî Görüş'ten laf açıldı mı mangalda kül bırakmıyorlar.
En sıkı, en sağlam, en hakiki Millî Görüşçünün kendileri olduğunu iddia ediyor ve bunu ifade etmekte bir sakınca görmüyorlar.
Ancak geride bıraktığımız yıllara göre ufak bir değişiklikten(!) bahsetmek zorundayız!
Artık onların yüzde 51'leri bizde değil!
Yani bizde kalan kısımları yüzde 50'nin altında!
Kiminde yüzde 50'nin az altında!
Kiminde ise yüzde 50'nin çok altında!
Dostlarımızın bu realiteye rağmen kendilerini hâlâ Millî Görüş mensubu olarak saymalarını elbette küçümsemiyoruz.
Ama Millî Görüş hassasiyetinden çok şey yitirmiş olduklarını ifade etmeden de geçemiyoruz.
Zira sadece Millî Görüşçüyüm demekle Millî Görüşçü olunmuyor!
Millî Görüş hassasiyetlerini öne çıkarmak ve bu hassasiyetlerin