Devletin B planı

KKTC'deki cumhurbaşkanlığı seçimini "Adada iki devlet isteyenler kaybetti, federasyon isteyenler kazandı" dar parantezine hapsetmeye çalışanları dikkate almayın.

Onlar Türkiye için Kıbrıs'ın tam olarak ne ifade ettiğinden habersiz, tarih ve coğrafya bilgisi zayıf, İsrail-Yunanistan tezlerini adanın asıl gerçekliği zanneden zır cahiller.

20 Ekim sabahında KKTC'de değişen birşey yok. Olmayacak da. Seçimi kazanan Tufan Erhürman 'ın Türkiye ile ilişkiler konusunda izleyeceği yol haritası Ersin Tatar'dan farklı olamaz. Türkiye, Kıbrıs adasının tamamında garantör ülke.. Uluslararası hukukla belirlenmiş hakları var. Erhürman ilk ziyaretini Türkiye'ye yapar, bu tartışmalar da bıçak gibi kesilir.

Neden mi

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 16 Eylül 2025 günü KKTC seçimlerine dair yaptığı şu açıklama yukarıdaki sorunun birinci ağızdan cevabıdır: "Türkiye, uluslararası hukuk zemininde ve Birleşmiş Milletler kararlarında meşru şekilde tanınan garantörlük haklarına sahiptir. Bu haklar, hangi siyasi parti iktidara gelirse gelsin, KKTC'nin varlığına ve Doğu Akdeniz'deki deniz yetki alanlarına güvence sağlamaktadır."

Meselenin özü budur. Devlet, KKTC seçimlerini her yönüyle çalışmıştır. A planı da B planı da hazırdır. KKTC için güvenli liman her zaman anavatandır. Bu gerçek değişmez. Satır aralarını okumaya meraklı olanlar için Dışişleri Bakanlığı'nın pazar akşamı yaptığı açıklamadaki bir cümleyi hatırlatarak yazıyı bitirelim:

"Anavatan ve Garantör Türkiye, tarihi, hukuki ve insani sorumlulukları çerçevesinde ve Ada'nın gerçeklerine uygun biçimde, Kıbrıs Türk halkının huzur, refah ve kalkınmasına yönelik gayretlere katkıda bulunmaya devam edecektir."

Bu açıklamadaki "Adanın gerçeklerine uygun" vurgusu önemli. "B Planı ne" diyenler adanın gerçeklerine biraz çalışmalı.. Ya da Ankara'yı daha yakından takip etmeli.

Türkiye'nin küresel çevre hareketi

Sıfır Atık Vakfı tarafından, Emine Erdoğan Hanımefendi'nin himayelerinde düzenlenen Sıfır Atık Forumu, 108 ülkeden 118 uluslararası partneri bir araya getirdi.