Derin olmayan devlet de anlamıyor

Türkiye'de bir 'derin devlet'in mevcudiyetine itikat etmek itikat sahipleri için huzur vericidir.

Hiçbir şey için endişe etmeye gerek yok. Bütün bildiğimiz devlet mekanizmasının, siyasetçilerin, bürokratların gerisinde ve biraz üzerinde Sufi gelenekte 40'ların, 7'lerin, 3'lerin, zamanın kutbunun yaptıklarına inanılan dünyayı yönetme toplantılarına benzer bir şekilde toplanıp memleketimizin bugünü ve geleceği için kararlar alan, siyasal iktidarlardan daha muktedir bir mekanizma, işleri çekip çeviriyor, bizim yerimize düşünüyor ve uyguluyor.

Böyle bir itikadı besleyen televizyon dizileri de hazır nasıl olsa.

Ben tabii ki böyle bir mekanizmanın mevcut olduğuna ihtimal vermiyorum.

Devlet içinde birtakım çeteleşmeler, mafyalaşmalar olmuştur mutlaka. 90'larda bir süre çok açık bir şekilde gördük, faili meçhuller, yok edilen iş adamları, askerler hatta siyasiler

Hala da değişik kisveler altında faaliyetlerini sürdürüyorlar.

Ancak o çeteler memleket menfaatinden, memleketin bekasından, asayişinden önce kendi menfaat ve bekalarını düşünürler.

Olmamaları olmalarından daha iyidir.

Ama diyelim var derin devlet diye bir şey.

Eğer varsa bizim derin devlet elifi görse mertek sanacak bir zümreden teşekkül ediyor.

Mesela, ekonomiden hiç anlamıyorlar.

Biraz anlasalardı, memleketin ekonomisi beş on yıl içinde yere çakılır mıydı

Eğer varsa bizim derin devlet yolsuzluklara karşı da duyarlı değil. Hatta bizzat kendisi yolsuzluk faaliyetlerinin ta ortasında.

Kültürden

Ondan da anlamıyor.

Kitapla pek alış-verişi yok. Bazı dizilerin müptelası olmuş olabilir hatta bazı dizileri yönlendiriyor da olabilir. Hepsi o kadar.

Turizmden anlıyor. Otellerin arsaları, yerleri, raconları konusunda lüzumu halinde fikir beyan edebilecek durumda.

Futboldan anlıyor mu

Anlamıyor, ama karışıyor.

Kimin şampiyon olacağına, kimin küme düşeceğine, hangi maçı hangi takımın kazanacağına, kimin kimi transfer edeceğine kadar her şeye burnunu sokmak istiyor.

Anlasaydı herhalde ülkemizde futbol, bütün kulüpleri, bütün taraftarları canından bezdirecek ya da futboldan soğutacak bir keşmekeşin içine düşmezdi.

Eğitimden anlıyor mu

En anlamadığı alan eğitim.

Ülkesinin gelişmesini, kalkınmasını, müreffeh bir hale gelmesini isteyen bir 'derin devlet' mevcut olsa bunu başarmak için önce eğitime çeki düzen verme ihtiyacı duyardı.

Çünkü bütün iyi şeyler iyi yetişmiş insanla başlıyor.

Gençleri iyi yetiştir, sağlam bilim adamları, sağlam düşünürler, sağlam mühendisler, hukukçular, edipler ve ahlaklı insanlar olsunlar arkası kendiliğinden gelir.

Tabii ki kendiliğinden gelmez, o insanların çabaları, dürüstlükleri, çalışkanlıkları kuvvetli bir temel oluşturur; kısa sürede, on yılda, yirmi yılda memleketin çehresi değişir.

Amin Maalouf'un yakınlarda çıkan bir kitabı var. Labirent, Batı ve Hasımları, Yapı Kredi Yayınları. Japonya'nın, Rusya'nın, Kore'nin ve Çin'in yakın tarihteki kalkınma öyküleri üzerinde duruyor. Bir ara etraflıca yazmak istiyorum.

Kore'yle ilgili bölümü okurken dikkatimi çekti. Bunu bizim kamuoyumuz da iyi bilir.