Volkan'la buluştuğumuz türkü

Volkan Konak'la nereden tanışıyorum

Volkan Maçkalı. Ben Ağasarlıyım. Birbirimize doğrudan hitap edebileceğimiz bir mekânda birlikte bulunmadık.

Bizim derede 27 pare köy var. Ağasar Deresi 27 tane köyün ortasından geçer, başını taştan taşa vura vura geçer, Beşikdüzü sahiline doğru sakinleşir, sonra Karadeniz'e kavuşur.

Başını taştan taşa vurmak

Fuzuli'nin abidevi eseri Su Kasidesi'nden.

Suyun başını tartan taşa vurarak gezmesini en iyi Karadenizliler bilir. Bizim derelerimiz gerçekten, taşlarda parçalana parçalana, köpük köpük iner denize.

Samsun'u geçtikten, Doğu Karadeniz'in engebeleri başladıktan itibaren durum hep aynıdır. Dereler ve köyler. Sarp'a kadar.

Boşuna dememişler, Karadeniz'in mizahı asla es geçmeyen kıvraklığıyla "Sahile bir yol yaptiler, bir yol yaptiler, jilet gibi. Samsun'dan bir lirayı at Surmene'yi gecerse Sarp'a kadar varur."

Sürmeneliler bunu duyunca "Kukuda'yı geçerse" diye düzeltirler. Böyle yaparak sadece espriyi derinleştirirsin, bence lüzum yok.

Ayrıca yolda yuvarlanan bir lirayı çalmak da ne oluyor Millet bu devirde yolun tamamını çalıyor, hem de senelerce...

Ağasar Deresi nasıl 27 pare köyün içinden geçiyorsa Değirmendere de aynısını yapar.

Ziganalardan çıkar, Maçka'yı, Volkan Konak'ın köyü Haçavera'yı geçer Trabzon'un doğu sahilinde denize karışır.

Haçavera sonradan Yeşilyurt oldu.

Bizim derede köy isimlerinin asılları hep Türkçe. Bu yüzden köylerin isimleri pek değişmedi.

Bir tek, içinde 'gavur' kelimesi olduğu için Alagavur'u değiştirdiler, Geyikli yaptılar.

Buralarda ırmakların düşüp kalkması, dağların inip çıkması Kemençe'nin kıvraklığına uygun düşer.

Bu da dahil birçok sebeple iki Karadenizli'nin birbirini anlama ihtimali başkalarını anlama ihtimallerinden yüksektir.

Bilgisayar işletim sistemleri icat olunduktan sonra başkalarının Karadenizlileri anlama yüzdelerinin nispeten düşük olmasını iki zihin türünün işletim sistemlerinin farklı oluşlarına bağlamaya başladım.

Dilini anlıyordum Volkan Konak'ın. Türkülerini, sahnede bağıra çağıra yaptığı monologları

Senelerce önce bir fırsatını bulup konserine de gitmiştim. Güzel bir hatıraydı.

Konserlerinde büyük şair Nazım Hikmet'e selam göndermelerini de yadırgamam mümkün değil. Şiir muhakkak tanışma noktalarımızdan biridir.

Ama "Vay seni Cerrahpaşa"da paylaştığımız hüznün yeri ayrıdır.

Annemin ve babamın hastalıkları sırasında Cerrahpaşa'da çok vakitler geçirdim.