'Suçlu aramayiler, Oflu arayiler'

Türkiye'de 3-4 milyon civarında Suriyeli göçmen olduğu söyleniyor.

Suriye'deki iç savaşın ilk aylarında beş bin on bin derken 40-50 bine çıkmıştı göçmen sayısı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'a o günlerde bu göçmen akışının ne kadar devam edebileceği, Türkiye'nin bu akışı hangi aşamaya kadar taşıyabileceği sorulmuştu. Mesela göçmen sayısı yüz bini geçince mi

Erdoğan Türkiye'nin tahammül sınırına dair bir sayı vermemişti.

Belirgin bir göçmen politikasına dair bir işaret de yoktu cümlelerinde.

O günlerde hükümetin Suriye'deki iç savaşın seyri hakkındaki beklentileri farklıydı. Çok uzak olmayan bir zamanda Esad rejiminin devrileceğini düşünüyordu büyüklerimiz.

Belki bu beklenti sebebiyle Emevi Camii'nde namaz kılma hayalleri kuruyorduk.

Bu da savaşın seyrini okuyamayışımızın göstergelerinden biriydi.

Savaş bizim beklemediğimiz kadar uzadı.

Bizim beklemediğimiz şekiller aldı.

Bizim beklemediğimiz kadar çok sayıda sığınmacı geldi.

Bir hesap yapıldı mı, ülkemizin istiap haddi nedir

Hayır, yapılmadı. Bir şey duymadık yapıldığına dair.

Sorun, kendi kendisini yönetti, yöneticilerimiz değil.

Sığınmacılar, göçmenler, gelirler ve kalırlar. Tarih boyunca hep böyle olmuştur.

Yerliler göçmenlerden hoşlanmazlar.

Göçmen 'öteki'dir.

Hastanede sıra beklerken önlerindeki bir göçmenin muayenesinin bitmesini beklemek bile rahatsız eder yerliyi.

Hatta otobüse, metroya bindiğinde oturacak yer bulamamaktan bile kendisinden önce gelip oturacak yer bulmuş bir göçmeni sorumlu tutarlar.

Ya da bir tamirhanede çalışan göçmene bakıp bunun yüzünden kendi oğullarının işsiz, avare kaldığını düşünürler.

İnsanların hepsinin empati yapmasını, adam yerinden yurdundan edilmiş deyip merhametli davranmasını ümit edebilirsiniz.

Ama umduğunuza nail olamazsınız.

Böyledir kitleler. Böyle olmasına mâni olamazsınız.

Yine de toplumun büyük ekseriyeti 'öteki'ne saldırmak için fırsat kollamaz.

Çok mutlu olmasa da kavgasız gürültüsüz geçinmeyi tercih eder.

Bizde de olan budur. Senelerdir Suriyelilerle, Iraklılarla, Afganlılarla geçinip gidiyoruz.

Durup dururken geçinip gidiyoruz.

Ama bizim 'tutuşma' ısımız çok düşük. Kolay ateş alıyoruz.

Küçük bir provokasyon Ya da büyük bir provokasyon bizim sorumsuzca 'öteki'ne saldırmamıza yetiyor.
Aklımız, izanımız devreden çıkıyor.

Tam bunu söylerken hatırıma geldi.

Senelerce önce, Düzce'nin Gölyaka ilçesinde Cuma namazı sonrası bir kavga çıkmış.

Oflularla Giresunlular birbirlerine girmişler.

Bu arada, Oflulardan bir yaşlı adam da hatırı sayılır bir dayak yemiş.