Müslüman demokrasi ister mi

Üsküdar'daki Hattat İsmail Hakkı İlkokulu'ndaki öğretmenim merhum Naciye Metin Hanım'ın sınıfta bize öğrettiği 'demokrasi'yi her zaman isterim.

Bu, başlığa koyduğum sorunun cevabı sayılır.

Fakat o demokrasiyi bu yaşıma geldim herhangi bir yerde ne okudum ne gördüm.

İlk eski Yunan'da çıkmış.

Halkın halk tarafından yönetilmesi.

Tamam, halkın dediği olsun. Ama halk ne diyecek Ya yanlış bir şey söylerse

Yine de kabul. Bir kişinin dediği dedik olacağına daha çok kişi karar versin.

İnsanların hayatının ve mematının bir kişinin iki dudağı arasında olmasından iyidir.

Eski Yunan'da, diyelim Atina'da 'halk' tabir edilenler halkın yaklaşık yüzde 30'unu oluşturuyormuş. Köleler ve kadınlar 'halk' değilmiş.

Demek orada da 'halk'ın tamamı yönetime katılamıyor.

Yani daha doğuşunda mükemmel bir şey değil.

Bu yüzden mükemmel demiyoruz.

Ne diyebiliriz En fazla insanlığın geliştirebildiği en iyi yönetim şekli diyebiliriz.

Yapılabilir mi mükemmeli

Yapmak istersen yapılabilir. En azından teoride. Ama kabul edelim, henüz teoride de pratikte de yapılamadı.

Sorsan her yerde var. Kongo'da bile. Türkiye'de bile iç güveysinden hallice bir demokrasimiz var.

Ama, arkadaşım Mehmet Ocaktan'ın kitabının başına koyduğu sualin çağrıştırdığı gibi, genel olarak 'Müslüman Sokağı'nda pek yok. (Müslüman Sokağında Demokrasi Hayal mi Araştırma Yayınları.)

Şundan mı yok

Biz Müslümanız. Kendimizi bu kelimeyle tanımlıyoruz. Dolayısıyla demokrasiye muhtaç değiliz. Bize İslam yeter.

'Demokrasi' tabirinin 'İslamcı'lar arasında nispeten yaygın bir biçimde tartışılmaya başlandığı yıllarda İzlenim Dergisinde demokrasi konulu bir röportaj yapmıştım.

Üç kişiyle. Biri merhum Rasim Özdenören, biri Ali Bulaç biri Erol Göka.

Röportajı Ankara'da, Rasim Abi'nin evinde yapmıştık.

Ali Bulaç 'demokrasi'nin İslam'la çelişmediğini söylemeye çalışıyordu. Çalışıyordu diyorum, Ali Bulaç çoğu zaman bazı şeyleri çevresindekilerden önce görür, kendisi intibak eder ama geridekilerin hazır olmadığını düşündüğünden temkinli konuşur. İnsanlara birdenbire soğuk duş yaptırmaz.

Erol Göka özetle 'Demokrasi' kavramını kullanmakta bir sakınca olmadığını, kendi kavramımız olarak rahatlıkla benimseyebileceğimizi söyledi.

30 yıl olmuştur röportajı yapalı. Bu yüzden aktardığım cümleler bir eksik, bir fazla olabilir.

Rasim Abi şöyle girdi söze:

"Her birinizin söylediklerini sonuna kadar dinlememin sebebi demokrat olmam değil, Müslüman olmamdır."

Rasim Abi'nin sözleri daha 'radikal' bir çizgiyi yansıtıyordu. Başkasından emanet kavram dahi almak istemiyordu. İstemiyordu ama dinledi ikisini de.