Köşe başlarında içtihat trafoları!
Bir vakitler okumuştum müçtehitliğin şartlarına dair. Aklım kesmemişti herhangi bir kimsenin o şartları taşıyabileceğine.
Kur'an-ı Kerimle ilgili bütün ilimleri bileceksin.
Sahihiyle, haseniyle, mürseliyle mütevatiriyle merfuuyla, mevzuuyla bütün hadisleri bileceksin. Bu yaklaşık 700 bin hadis ediyor.
Ezberlenebilir mi bu kadar hadis
Sahabeden bugüne kadar yapılmış bütün içtihatları da bileceksin.
Böyle birkaç önemli şart daha var.
Bir de Allah vergisi bir zekaya, muhakeme kabiliyetine sahip olacaksın.
Büyük müçtehit imamlar taşıyor muydu o anlatılan şartları
Bugünden günümüze intikal eden miraslarına, fetvalarına, getirdikleri metodolojilere, hayat hikayelerine bakarak şunu söyleyebiliriz.
Listelenen şartların tamamını taşımıyorduysalar bile -çünkü o şartlar müçtehitlerden sonra tadat edildi- içtihada ehildiler.
'Müteahhirin' (sonraki alimler) her önüne gelen müçtehitlik iddiasında bulunmasın diye çıtayı yükseltmek istemiş olabilir.
Verilen listelere bakılırsa bütün şartların bir kişide toplanması hemen hemen imkânsız.
Belki zamane yapay zekâyı kullanarak yapay müçtehitler imal edebilir.
Yükle ayetleri, hadisleri, içtihatları. Bas düğmesine, al fetvayı!
Haydi bakalım şimdi, çıkabilirsen çık işin içinden.
Köşe başlarında içtihat trafoları!
Mübalağa sanabilirsiniz ama gittiğimiz istikamet oralar.
Fakat ya bizim hocalardan daha ahlaklı çıkar da düzgün fetva verirseler
Kimi hapse atacaklar Bilgisayarı mı
Ya da hayvanlara yaptıkları gibi, sahiplerini.
Şu anda müçtehit yok. Bin yıl kadar önce nesilleri kesildi. Bugünkü fakihler, alimler ancak bin yıl kadar önce verilmiş fetvaları aktarma yetkisine sahip. 'Müftü' diye ona diyorlar.
Müceddit var mı
Rivayete göre olması lazım. Her yüz senede bir tane geliyor.
Kim gelmiş Benim aklımda kalan "Müceddid-i elf-i sani" (ikinci bin yılın yenileyicisi) diye anılan İmam-ı Rabbani. Sonra
Sonra, bilhassa son yüzyılda insanlar meşreplerine göre kendilerine mücedditler tayin etmişler. Benim şeyhim benim müceddidim, benim üstadım benim müceddidim. Ben çok uzak olmayan zamanlarda Sultan 2. Abdülhamit'ten bile 'müceddit' diye bahsedene rastladım.
Varsa bile müceddit, müttefekun aleyh birisi yok.
Kur'an-ı Kerim 7. Yüzyılda nazil olmaya başladı ve 7. Yüzyılda nüzul bitti. Sonra biz, hulefaya, fukahaya, sultanlara kaldık.
Daha çok güçlü olanın dediği oldu.
Güçlü olanların ve gücün yakınında duranların inşa ettiği bir dinle hemhal olduğumuzu söylemek abartı sayılır mı
Bizler, güçlülere saygısı iyilere saygısından ziyade olan nesillerin ahfadıyız.
Hep mi öyle
Hayır.
"Peygamberimiz'in ümmeti yanlışta ittifak etmez."
Aykırı fikirler hakikate aykırı olmayabilir. Yanlışta ittifakı bozdukları için onlara minnettarız.