Kendilerini devletin sopası zannettiler
İnsanların önemli bir kısmı fazla garantici.
Bir mürşide intisap edeceklerse mürşidin keramet gösterdiğine inanmak istiyorlar.
"Efendi hazretleri benim ne soracağımı bildi, ben sormadan cevabını verdi."
Böyle şeyler herkesin başına gelebilir. Susarsın, cevabını alırsın. Belediye otobüsünde giderken bile, televizyon seyrederken bile.
Denk gelir. Tesadüftür. Ya da istiyorsan tevafuktur.
Tesadüf deme, şirk olur.
Abicim, artistliğin lüzumu yok, tesadüf de başıboş değildir.
Mürşid, Cenab-ı Allah ile temas halinde değilse onun elini niye tutayım
Tut elini, gerisin merak etme. Dur, bırak kendini gassalın önündeki meyyit gibi. O, ruz-i cezada gelir, bizi azaptan kurtarır.
Kendisini kurtardı mı ki bizi kurtaracak
Böyle yapınca aklını kiraya vermiş olmuyorsun.
Aklını süresiz izne çıkarmış oluyorsun.
Artık akılsız yaşayacaksın. Ya da başkasının aklıyla...
Cemaat, tarikat ilişkilerinde vardır böyle muğlak bir zemin.
Akl-ı selim sahiplerini tenzih ederim.
Akletmek farz.
Akletmeyi 'neshederek' doğru yere varamazsın.
Başkasının aklıyla yanlışı doğru, doğruyu yanlış görebilirsin.
Bir çeşit körlük.
Çalınmış sorularla sınav kazanmak.
İşe girmeyi hak eden birinin hakkını çiğneyip işe 'bizden' birini sokmak.
Allah'ın adalet istemediğini mi düşünüyorsun
Var öyle tipler. Allahu Teala kendi partilerini tutuyormuş, kendi cemaatlerini kolluyormuş, gözetiyormuş gibi davrananlar.
Öyle bir özgüven vardı Fethullah Gülen'in örgütünde de.
'Guguk kuşu' metoduyla emniyeti büyük ölçüde kontrollerine almışlardı.
Yargıda da hakimiyet kurmuşlardı.
Maliyedeki örgütlenmeleriyle iş dünyasını da sindirmişlerdi.
TSK'da da güçlüydüler. Genelkurmay'ın personel başkanlığı ellerindeydi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yaveri bile onlardandı.
(Arkadaşım Mehmet Ocaktan'ın Akşam gazetesinde attığı 'Karargâhta 40 paralel general" manşetini hatırlıyorum. Bütün taraflar tekzip etmişti haberi. Halbuki haber doğruydu, tekzipler yalandı.)
Her tarafa hâkim olmanın verdiği özgüvenle 17-25 Aralık operasyonuna cüret ettiler.
Yargıdaki ve emniyetteki hakimiyetleriyle iktidarı devireceklerini düşündüler.
Aslında sarstılar da.
Ak Parti ve Erdoğan, Meclis'teki yasama yetkisini kullanarak ilk sarsıntıyı atlattı.
Kuvvetli bir mücadele başladı.
(Bizim Star'da attığımız "7500 kişiyi dinlediler" manşeti de unutmadığım manşetler arasındadır. Dinlenen telefonlar listesinde benim numaram da vardı. Daha sonra kendi 'tape'mi okumak da kısmet oldu. İtiraf edeyim, beni doğrudan dinlememişler, bir arkadaşımı dinlerken beni de dinlemiş olmuşlar. Bu, tek bir dinleme paketi. Belki başka bir pakette beni de dinlemişlerdir.)