Geçen yıl bugün, sıradan, sakin bir gün geçirdi Hataylılar, Kahramanmaraşlılar, Adıyamanlılar, Gaziantepliler, Malatyalılar, İskenderunlular
İnsanlar işlerine güçlerine gitti. Akşam evlerine döndüler.
Hayat meşgalesi, ekmek kavgası, hepimizin başında olan hüzünler, sevinçler, alışverişler.
Hemen hemen bizim bugünümüz gibi, orta halli.
Ertesi gün, sabaha yakın kıyamet koptu.
Yeryüzü büyük bir sarsıntıyla sarsıldı.
Evler, dükkanlar, çarşılar, camiler, hastaneler yerle bir oldu.
53 bin 537 insan, yaşadığı evin altında beton bloklar arasında ezilerek can verdi.
53 bin 537 insan.
Bu rakamın bir defada yazılabilmesi, bir çırpıda okunabilmesi büyük haksızlık, büyük saygısızlık.
Bu saygısızlığı biz sağ kalanlar sandalyemizin arkasına yaslanıp yapabiliyoruz; yapmaya da devam edeceğiz.
O insanların her birinin ayrı ayrı, acısı var, çığlığı, çırpınışı, çaresizliği var.
Sadece gövdesinin, başının tonlarca ağırlıktaki betonun altında parçalanışı değil; hayattan kopmanın, umutlarının tuz buz oluşunun azabı var.
Ya sağ kalıp, oğlunun, kızının, annesinin, babasının çığlıklarını dinleyerek, hiçbir şey yapamamanın, imdatlarına yetişememenin kahredici çaresizliğiyle enkaz altında annesi ölünceye kadar ve öldükten sonra kavrulup duranlar
Oğlunun cesedini bulabildiği için kendisini talihli sayanlar
Vadileri dolduran on binlerce sahipsiz kabir
Kim yaptı bunu
Kim döktü milyonlarca insanın üstüne bu felaketi
Kader.
Betonlar gökten mi yağdı 'Başımıza taş yağacak' dediğimiz zaman bunu mu kastediyorduk
Gökten yağmadı betonlar.
Biz birbiri üstüne istif ettik.
'Kader'se, kaderin ağlarını biz kendi ellerimizle ördük.
Nasıl ördük
Çürük binaların inşa edilmesine müsaade ederek.
Çürük binaları tespit edip takviye etmeyerek.
Oy için, üç kuruşluk dünya menfaati için imar afları çıkararak.
Depremin olmasını bekleyip deprem olduktan sonra "Ölenlere Allah'tan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar niyaz ediyorum" demeyi bir yönetim geleneği haline getirerek.
Utanmayarak.
Biz neden felaket gelmeden önce tedbir almadık diye kendimizi sorgulamayarak.
Bekliyorduk depremi. Yerbilimciler uyarmıştı. Hem de birkaç ay önce.
Elimizi cebimize attık, bekledik.
Nasıl olsa enkazın etrafında "Yaraları en kısa zamanda saracağız" deme fırsatımız olur.
Bir görüşe göre de günahlarımızdan ötürü bu felaket başımıza geldi.