HTŞ DAEŞ'ten buraya nasıl geldi

Suriye'de neler olduğunu tam olarak bilen var mı

Atıp tutan çok da bilen var mı

Bir görüşe göre başından itibaren bizim 'devlet aklı'mız biliyordu.

Hepsini biz yaptık.

Suriye avucumuzun içinde.

Tam bizim istediğimiz gibi oldu.

Yapar yapmaz da MİT Başkanımız İbrahim Kalın Şam'a giderek kazaya kalmış olan Emevi Camii'nde namaz kılma vazifesini eda etti.

Heyet-i Tahrirü'ş Şam'ın lideri Ahmed el-Şara da İbrahim Kalın'ı Emevi Camii'ne arabasıyla götürerek Suriye Devrimi'yle yakın iş birliğimizi teyit etti.

Bir diyeceğim yok MİT Başkanı Kalın'ın Şam'a gidip Emevi Camii'nde namaz kılmasına.

Bunların, Suriye'de neler olduğunu tamı tamına bildiğimizi kanıtladığını düşünmüyorum.

Ama, Suriye'nin bugünüyle ve geleceğiyle çok yakından ilgilendiğimizi, ilgilenmek istediğimizi kanıtlar.

Suriye'nin bugünkü ahvaline başka ülkelerden daha yakın olduğumuz gerçektir.

Bu da normal. Bizden başka hiç kimsenin Suriye'yle 911 kilometre sınırı yok.

Bizden başka hiç kimse 13 yıldır milyonlarca Suriyeli'yi ülkesinde misafir etmiyor.

Bizden başka hiç kimse Suriyeli muhalifleri bir araya getirip Özgür Suriye Ordusu ya da Suriye Milli Ordusu adında bir silahlı askeri güç tesis etmedi.

Yani Suriye hakkında başkalarından daha çok şey bilmemiz anlaşılabilir.

Ama bütün safahata başından itibaren vakıf mıyız

Vakıf olsaydık, -bu cümleyi kendime mal etmeden tamamlamam gerekiyor, zira başka söyleyenler de oldu- Cumhurbaşkanımız Erdoğan birkaç gün öncesine kadar Esed'le görüşme talebini tekrarlar durur muydu

ABD'nin seçilmiş-başkanı Trump'ın övgüleri de Suriye Devrimi'ni ve HTŞ'yi bizim yönettiğimizi kanıtlamaz.

(Bu 'seçilmiş Başkan' tabiri ABD'de seçilmiş ama henüz koltuğuna oturmamış başkan için kullanılıyor. Yoksa hemen bütün başkanlar şöyle ya da böyle seçilmiş başkan.)

Peki ben, bu cümlelerimle, Suriye Devrimi'ni bizim yönetmediğimizi mi kanıtlamaya uğraşıyorum

Hayır.

13 senedir başladığı yerde duran devrimin birkaç gün içinde nasıl olup da kotarıldığını henüz öğrenemediğimi söylemeye çalışıyorum.

Tamam, Rusya Ukrayna'yla çok meşguldü. İran İsrail yorgunuydu. Hizbullah'ın Lübnan'da başı dertteydi, Esed'e ayıracak kuvveti ve vakti yoktu.

PYD-YPG Trump koltuğa oturduğunda ABD ile ilişkilerinin neye evrileceğine vakıf değildi.

Konjonktür müsaitti. Tam zamanıydı.

HTŞ de konjonktürden yararlandı devrimi yaptı.

Şimdi ben bütün açıklığıyla anlatmış mı oldum olan biteni

Zannetmiyorum.

Mesela bunlar HTŞ'nin nasıl olup da El-Kaide'den ve daha sonra Nusra'dan doğmuş bir örgüt olarak kafa göz yarmadan Halep'e, Şam'a, Humus'a hâkim olabildiğini, HTŞ yetkililerinin başta Ahmed el-Şara olmak üzere nasıl bu kadar diplomatik açıklamalar yapabildiklerini, bunu başarmak için nasıl bir terbiye ya da eğitimden geçtiklerini açıklamıyor.